Taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan hukuki ilişkinin kira sözleşmesinden değil, hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Mahkemece; enerji tesisi kurulması amacıyla davacı tarafından bulunup davalı tarafından satın alınan ve davacı hak edişinden satış bedellerinin mahsubu yoluna gidilen arazilerin davacının iddiasında belirttiği gibi yüksek bedel gösterilerek davacının zararına hareket edilip edilmediğinin belirlenmesi gerekeceği, bu amaçla, mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle keşif icrası yoluna gidilerek, taşınmazların satış tarihlerindeki rayiç değerleri tespit edilip, tapu kayıtlarındaki satış bedelleri ile rayiç değerler arasında davacı iddialarını destekler şekilde fahiş fark bulunup bulunmadığı tartışılarak oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, kooperatifler konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti seçilerek, özel kişilerden borç para alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığının genel kurul kararları da değerlendirilerek belirlenmesi, uyuşmazlık konusu borcun verildiği iddia edilen tarihlerdeki kooperatifin mali yapısının incelenmesi, borç para verildiği tarihler ayrı ayrı dikkate alınarak davalı kooperatifin borç almasına gerek olup olmadığının, kooperatif banka hesabında para bulunup bulunmadığının, kooperatif inşaatlarının hangi finansman kaynağıyla yapıldığı da göz önüne alınarak saptanması, dahili davalı ................. tarafından kooperatif yerine ödeme yapıldığı belirtilen kalemlerin kooperatifle ilgili olup olmadığının da tespit edilmesi ve önceki kök ve ek rapora itirazları da denetime elverişli şekilde karşılanmalı ve böylece itirazların ret ve kabul sebeplerinin gösterilmesi suretiyle hüküm tesisi gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yüksek mahkemenin bozma ilamına uyulmakla davacı yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu, bozma ilamında, ''davalının sunduğu 02.01.2014 tarihli ödeme belgesinde ödeme sebebi olarak 31.12.2013 vadeli senet tahsilatı denmekte olup dava konusu sözleşmedeki ödeme planında böyle bir taksit ve senet olmadığından bu ödeme dava konusu sözleşmeye ilişkin bir ödeme olarak kabul edilemeyeceği'' belirtilmesine rağmen mahkemece bu ödemeye ilişkin 39.000,00 TL'nin sözleşmeye ilişkin bir ödeme olduğu kabul edilerek, bozma ilamının davacı lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alınmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı şirket ile dava dışı şirket arasındaki organik bağ iddiası değerlendirilmesinde, davacı şirketin hisselerinin tamamının dava dışı şirkete devredildiği, adreslerinin aynı olduğu, kurucu ortağının ve faaliyet alanının aynı olduğu görülmekle iki şirket arasında organik bağ bulunduğu kanaatine varıldığı, hukuki ilişkin varlığını ispat yükü alacaklıda olduğundan alacaklının hukuki ilişkinin yani borcun varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu ve davada ispat yükünün davalı belediye üzerinde olduğunu, İçişleri Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen tazmin raporunun tanık beyanları doğrultusunda hazırlandığı, raporda bilimsel veriler kullanılmadığı, şüpheden uzak, ikna edici somut tespitler bulunmadığı, dayanak ihalelerin feshine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı yahut derdest dava bulunmadığı, aksine davalı Belediye ile davacı şirketin bahsi geçen ihalelere ilişkin olarak borç bakiyeleri konusunda mutabık kaldığı, davalı Belediye'nin dava konusu faturayı emanet olarak muhasebe işlemlerine kaydettiği, dava konusu ihaleye ilişkin olarak da ayrıca mutabık kalındığı anlaşılmakla, bu haliyle ihalenin geçerliğini koruduğu, hukuk sisteminde geçerliliğini koruyan ihaleye dayanarak zarar iddiasında bulunan belediyenin eldeki davada bu iddiasına yönelik olarak ispat vasıtalarını kullanmadığı, bu yönde bir talebi olmadığı, tazmin raporuna dayanarak davayı reddettiği görülmekle zarar iddiasını ispat edemediği, zararın oluştuğunun kabul edilmesi halinde dahi, bu zararın alacaktan takas suretiyle mahsup edilmesi hususunun Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Türk Borçlar Kanunu takas mahsup hükümleri uyarınca gerçekleştirilmemiş olması nedenleriyle davanın kabulüne ve borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğundan davacının, kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kiralananın mühürlenmiş olmasının kira sözleşmesinin sona ermesine neden olmayacağı, geçerli olan bir kira sözleşmesinin; tarafların birbirine uygun fesih bildirimi, mahkeme kararı yahut kiralananın yok olması ile sona ereceği, buna göre kiracının, kiralananı tahliye ve kiraya verene teslim ettiği tarihe kadar kira bedellerini ödemekle yükümlü olduğu, davalı kiracı tarafından taşınmazın tahliye edildiği ve anahtarlarının teslim edildiğinin usulüne uygun olarak ispat edilemediği-
Uyuşmazlık asıl davada, davalının vekil sıfatıyla tahsil ettiği vekalet ücretinin tahsiline yönelik icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.<br />
Uyuşmazlık, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir...
Dayanak ihalelerin feshine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı yahut derdest dava bulunmadığı, aksine Davalı Belediye ile Davacı şirketin bahsi geçen ihalelere ilişkin olarak borç bakiyeleri konusunda mutabık kaldığı, Davalı Belediye'nin dava konusu faturayı emanet olarak muhasebe işlemlerine kaydettiği, dava konusu ihaleye ilişkin olarak da ayrıca mutabık kalındığı anlaşılmakla, bu haliyle ihalenin geçerliğini koruduğu, hukuk sisteminde geçerliliğini koruyan ihaleye dayanarak zarar iddiasında bulunan belediyenin eldeki davada bu iddiasına yönelik olarak ispat vasıtalarını kullanmadığı, bu yönde bir talebi olmadığı, tazmin raporuna dayanarak davayı reddettiği görülmekle zarar iddiasını ispat edemediği, zararın oluştuğunun kabul edilmesi halinde dahi, bu zararın alacaktan takas suretiyle mahsup edilmesi hususunun Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Türk Borçlar Kanunu takas mahsup hükümleri uyarınca gerçekleştirilmemiş olması nedenleriyle davanın kabulüne ve borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğundan davacının kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar talebinin kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
İcra takibi 2.886.022,05 TL.sı alacak üzerinden yapılmış olup dava kabul edildiğine göre bu tutar esas alınarak harca hükmedilmek gerekirken sadece 1/4 oranında harca hükmedilmesi yasaya aykırı olup harç kamu düzenine ilişkin olduğundan istinaf edenin sıfatına bakılmaksızın re'sen dikkate alınması gerektiği, bu nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülen istinaf isteminin kabulü ile yapılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK.nun 353/1-b-2. maddesi uyarınca başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-