Dava, alacağın tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olduğu-
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir...
İlgili kanun maddesinde düzenlenen (TBK. 297) bir yıllık sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu, davacının bu süre içerisinde davaya konu bağışlamadan rücu etmediğinin anlaşıldığı, mahkemenin delilleri takdirinde, vakıa ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Uyuşmazlık; davacının, kredi kartı borcu bulunmadığı halde Bankalar Birliği Risk Merkezi sistemindeki olumsuz kaydın silinmemesi ve halen borcunun bulunduğunun kayıtlı olmasından bahisle mesaj atılması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir...
Taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinde Katma Değer Vergisinin kiraya veren tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olduğundan; bu durumda taraflar arasında kararlaştırılan kira bedelinin Katma Değer Vergisi dahil brüt kira bedeli olduğunun kabulü gerekmekte olduğu-
Uyuşmazlığın faturaya dayalı ilamsız icra takibinde itirazın iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu- Her ne kadar mahkemece mahallinde tespit edilen makinaların faturaya konu makinalar olmadığı bilirkişi marifetiyle tespit edilmişse de sadece bu tespit davalının malları teslim almadığının kanıtı olmayıp mahkemece nakliye faturasında imzası olan nakliyeci de dinlenip sevk irsaliyesi ve nakliye faturasının özellikleri de nazara alınarak yapılacak inceleme ve değerlendirmenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, davacının davalıdan takip konusu faturaya dayalı olarak alacaklı olup olmadığında ilişkindir...
Taraflar arasında 14.02.2015 tarihli sözleşmenin dava dışı borçlunun, borcunu tasfiye amacıyla düzenlendiği ve davalının taahhüt eden sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, TBK. 128 inci maddesi gereğince dava dışı asıl borçlunun borcunu ödememesi nedeniyle, üçüncü kişinin edimini taahhüt eden davalının tazminat borcunun asıl borç olarak kendiliğinden doğduğu, bu nedenle davacının uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüyle; Gölhisar İcra Müdürlüğünün 2016/690 Esas sayılı dosyasında 165.000,00 TL asıl alacağa ve 4.331,25 TL işlemiş faize ilişkin yapılan itirazın iptaline, bu miktarlar yönünden duran takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminat talebinin kabulüne, 165.000,00 TL nin %20 si olan 33.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davanın, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin vekalet ücreti yönünden tavzih talebi ise hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılmasının, genişletilmesinin ve değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olduğu; 6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği düzenlendiği gibi aynı Kanun'un 304 üncü maddesinde de hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceğinin düzenlenmiş olduğu- Somut olayda İlk Derece Mahkemesi gerekçesi ve hüküm fıkrasından amacın davanın kısmen reddi nedeni ile davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi iken hükmün beşinci fıkrasına davalılar lehine şeklinde başlandığı ancak cümle sonunda taraf sıfatları yazılırken maddi hata yapıldığı anlaşılmış olduğundan, İlk Derece Mahkemesince yapılan bu kelime hatasının karışıklığa yol açacak nitelikte açık hata olduğunun kabulü ile düzeltilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalılar vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-