Dosya içerisinde davalıların borçlu ve kefil olarak imzalarının bulunduğu belgenin bono vasfında olmayan yazılı delil başlangıcı mahiyetinde borç ikrarını havi bir belge ve taahhütnameden ibaret olduğu, yani davalıların icra takibinden önce temerrüte düşürüldüğüne dair bir delilin bulunmadığının görüldüğü, bu durumda asıl alacak olarak kabul edilen miktara takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken bono vasfında olmayan belgedeki ödeme tarihini temerrüt tarihi kabul ederek işlemiş faize hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davalının dava dilekçesinde belirtilen adresine tebliğ çıkartılmış, ancak adreste bulunamadığı gerekçesi ile tebligat evrakı mahkemesine iade edilmiş olup, bu tarih itibariyle 11.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren yasal düzenleme karşısında mernis adresine tebliğ işleminin yapılması gerektiği açık olduğu halde, mahkemece bu sefer yine aynı adrese mernis adresi olup olmadığı araştırılmadan madde 21'e göre tebliğ işlemi gerçekleştirilmesinin yasal şartları taşımadığı-
Davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıkları, sözleşme hükmü gereği davalı kefillerin sorumluluğu vekalet ücret alacağı ile sınırlı olup, davacının miktarı belirli ve net olmayan yaptığı masraflara ilişkin talebini kapsamayacağı, davalı kefillerin, icra takip talebinde istenen toplam miktar içerisinde yer alan masrafa ilişkin tutardan sorumlu olmadıkları sadece vekalet ücretinden dolayı sorumlu oldukları gözetilerek bu doğrultuda yapılacak değerlendirme sonucu hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Ödeme dekontlarında ödemenin hangi çeke yönelik olduğu bildirildiğinden, ödemelerin başka bir icra dosyasına mahsubu mümkün olmadığı-
Davacı tarafından davaya konu alacak hakkında aynı ipotekli taşınmazla ilgili olarak takip yapıldığı, takibe kısmı itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında ticaret mahkemesinin ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşıldığından, söz konusu karar kesinleşmiş ise HMK 114/i maddesi uyarınca davanın kesin hüküm nedeniyle; kesinleşmemiş ise aynı Yasa'nın (ı) fıkrası uyarınca derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekeceği-
Davacı tarafından bir kısım hizmetin verildiği anlaşıldığından, fatura ve sözleşmenin olup olmadığına bakılmaksızın TTK. mad. 20 uyarınca ücret istenebileceğinin kabul edilmesi gerektiği-
Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da bulunmadığı, kısa karar ile gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK mad. 297 ve 298 buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratığı, bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğu-
Mahkemece, tarafların tanık dinlenmesine açıkça muvafakatleri bulunmadığı belirtilerek tanıklar dinlenmemiş ise de, takibe dayanak bononun zamanaşımına uğramış olup, HMK 202. maddesi hükmüne uygun olarak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olduğu, hal böyle olunca, davacının iddiasını HMK. 202 maddesi kapsamında her türlü delillerle ispatlayabileceği de gözetilerek tarafların tanık dahil tüm delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının sözleşme kapsamında davalıya devrettiği gecekondusu için sadece enkaz bedeli isteyebileceği, enkaz bedelinin de davacıya ödenmiş olması karşısında davacının başka bir şey talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında imzalanmış olan oto alım satım komisyon mukavelesi başlıklı ve her iki tarafında kabulünde olan sözleşmenin özel şartlar başlıklı kısmında yazılı olan " traktörün bedeli Y.K. adına esnaf kefaletteki borç ödeme şartıyla alınmıştır." cümlesinin açık ve net olup davalının ödemenin kredi borcunun kapatılması suretiyle yapılacağı yönündeki savunmalarını doğrular mahiyette olduğu, o halde mahkemece bu doğrultuda değerlendirme yapılarak taraf delilleri de bu yönde incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-