Protokolde yer alan kur farkı şartının emredici hükümlere aykırılık taşımadığı- Protokoldeki hükme göre kur farkının ödeneceği düzenlemesi taraflarca kabul edildiğinden çek ile alınan ödemeler üzerinden oluşan kur farkına ilişkin takibe yapılan itirazın iptali davasının kısmen kabulü gerektiği-
Dekont, sipariş yazısı ve telefon mesaj raporlarının H.M.K.’nun 202. maddesine göre delil başlangıcı sayılabileceği-
Eser sözleşmelerinde eserin yapıldığını ispat yükünün yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükünün  ise iş sahibinde olduğu- Davalının, akdi ilişkinin varlığını inkâr ettiği ancak davacının ise bunu ticari defter kayıtlarıyla ispatladığı- Artık iş bedelinin ödendiğini ispat yükünün davalı iş sahibinde olup, davalının ticari defterlerinde ödeme kaydı bulunmadığı gibi ödeme savunmasında dahi bulunulmamış olduğundan, ödeme vakıası ispat olunmadığı için, davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiği-
Davacı banka tarafından asıl borçlular ile ilgili olarak hesabın kat edilmiş olup ihtarnamenin davalılara tebliğinin ancak temerrütle ilgili olup alacağın muacceliyetini etkilemeyeceğinden itirazın iptali davasında banka kayıt ve defterleri üzerinde bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca kötüniyet tazminatı verilebilmesi için dava açılmasına sebep olan takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekeceği, davacının takibinde kısmen haksız olduğu anlaşılmış ise de kötüniyetli olduğunu gösteren bir delilin olmadığı, bu nedenle mahkemece, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası, her ne kadar genel hükümler çerçevesinde yargılamaya tabi ise de davanın temelini icra takibinin oluşturduğundan ve davanın icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinde kuşku bulunmadığı- Mahkemenin İcra Mahkemesi yerine geçerek İcra Dairesinin yetkisi konusunda bir karar verebileceğinin ve borca itirazı inceleme konusunda kendisinin yetkili olup olmadığını ancak bundan sonra karara bağlayabileceğinin kabulü, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması kuralına da uygun düştüğü- Davacının başlatmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptalini iş mahkemesinden talep ettiği; mahkemece öncelikle yetki itirazı bir değerlendirmeye tabi tutulmalı, itirazın haksız olduğu anlaşılması halinde ise davacının taleplerinin esası hakkında bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
Taşınmazın icra hukuk mahkemesince İİK'nun 36. maddesi hükmünce teminat olarak kabul edildiği durumda, alacaklı lehine taşınmaz üzerine ipotek konarak borçluya mehil verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından icranın geri bırakılması kararı alınarak ilamın Yargıtay'ca onandığı anlaşılmış olduğundan, icra müdürlüğünce teminat olarak gösterilen taşınmazın paraya çevrilerek, alacaklının tüm alacağının ödenmesi gerekirken, alacaklının ipoteğin fekki ile bankalara 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi talebi üzerine 3. kişiye birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesinin yerinde olmadığı-
Davacının takibe konulan asıl alacaktan takipten önce ve takip sırasında, ayrıca itirazdan dava tarihine kadarki ödemeleri mahsup ederek varsa ödenmeyen miktar için itirazın iptalini talep edebileceği-
İİK'nun 67. maddesi gereğince icra inkar tazminatına davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağ üzerinden hükmedileceği-
Kira ilişkisine dayalı menfi tespit davasında, davalı, takip konusu bononun teminat olarak verildiğini kabul ettiğine göre, davacının takip konusu bono miktarı kadar borçlu olduğunu ispatlamak zorunda olduğu, davacı-borçlunun teminat kapsamında olan borçları hesaplanarak karar verilmesi gerektiği- Kiraya verenin, kiracının ödemesi gereken elektrik ve su borcunu ödemesi halinde kiracıdan isteyebileceği- "Dava konusu alacağın % 15'i tutarında teminat karşılığında menfi tespit davası sonuçlanıncaya kadar icra dairesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine" dair tedbir kararı verilmiş ise de, bu kararın infaz edilmediğinden, tazminat talebinin reddine gerektiği-