Davalı borçlunun borca itirazı üzerine alacaklının itirazın kaldırılması davasında haklı çıkması durumunda borçlunun kötüniyetli olmasına bakılmaksızın icra inkar tazminatına karar verileceği- Davacının alacağının likit olması halinde, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Davacı, satın aldığı taşınmazın davalı olduğunu bilerek almış olup taşınmazın sözleşme tarihinde tapusunun olup olmadığının veya tapusunun bir başkası adına kayıtlı olmasının öneminin bulunmadığı, davacının, ancak ödediği bedeli ,sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği- Ödenen satış bedelini, ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü dikkate alınarak sonucu dairesinde bir hüküm tesisi gerektiği, davacının sözleşmede ödediği belirtilen miktar üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davasını tamamen ıslah etmiş olan davacının, ıslah dilekçesinde aynı zamanda ıslah ettiği işlemi açıkça belirtmişse artık HMK m. 180'e göre bir hafta içinde yeni (ikinci) bir dava dilekçesi vermesine gerek olmadığı- Davacı vekili mahkemeye ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile açık bir şekilde davasını ıslah ettiğini belirterek itirazın iptali yönünde açtığı davadaki talep sonucunu değiştirmiş olup, alacak davasına dönüştürdüğünden, bundan sonra yeni bir dava dilekçesi verilmesine gerek olmadığı; davanın yeni şekline göre yürütülüp sonuçlandırılması gerektiği-