Yerel mahkemece verilen kararın gerekçe bölümünde, yargılama sırasında celbedilen kayıt ve belgeler ile bilirkişi raporu alındığı, tanık beyanlarının dinlendiği hususu zikredildikten sonra bilirkişi raporu ve fatura tarihlerine göre faturadaki bedellerin dönemin koşullarına uygun olduğu belirtildiğinden davacının talebinin tanık beyanları ile ispat edilebilen ürün ve işçiliklerle sınırlı kalmak kaydıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş ise de hüküm kısmında belirtilen ve kabul edilen 6.750,00 TL’ye nasıl ulaşıldığı, hangi kalem alacak bakımından kaçar adet ürünün kabul edildiği ve hesaplamasının gösterilmediği, bu hali ile denetlenebilir bir gerekçenin bulunmadığının anlaşıldığı, dosya kapsamında alınan tanık beyanlarında ise davacı tarafından yapılan işin miktarı ile ilgili olarak çelişkiler bulunduğu, mahkemece beyanlardaki bu çelişkinin de giderilmediği anlaşıldığından, mahkemece yapılması gereken işin; 07.10.2019 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere vekaletsiz iş görme hükümlerine göre, alanında uzman bilirkişiden alınacak raporla, çelişkinin giderildiği tanık beyanları ve işin niteliği dikkate alınarak, işin yapıldığı yıl piyasa fiyatlarına göre KDV eklenmeksizin hesaplanarak, olması gereken makul seviyede bir bedel belirlenerek sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğu-
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıdan 157.490,85-TL alacağı bulunduğu, davalı takip öncesi temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığına dair mahkeme kabulünde ve sonuç olarak verilen davanın kısmen kabulü ile, davalı takip borçlusunun ............... İcra Müdürlüğü'nün ................... Esas sayılı icra takibine vaki itirazının asıl alacak olan 157.490,85 TL miktar yönünden iptaline, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine dair inceleme konusu ilk derece mahkemesi kararının usûl ve yasaya uygun olduğu, davalının istinaf itirazlarının yerinde olmadığı-
Dava konusu alacak likit (belirlenebilir) olduğundan, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Daha önce davalının temyiz etmemesi suretiyle icra inkar tazminatı ve alacak miktarı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmadan, mahkemece verilen temyize konu ............... tarihli kararda davanın kısmen kabulü ile ..................... İcra Müdürlüğü'nün ................ Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın 1.031,97 TL'lik kısmının iptali ile, takibin 1.031,97-TL itibariyle devamına, icra inkar tazminatının reddine karar verilerek bu ilkeye aykırılık teşkil edecek şekilde davacı kurum aleyhine daha az bedelle hüküm kurulmasının ve icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru olmadğı-
Somut olayda açılan davanın itirazın iptali davası olduğu, davacı tarafça, aralarındaki protokole dayanılarak davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, dava konusu borcun para borcu olduğu, sözleşmede ifa yerinin belirtilmediği, davalının ve davacının icra takibinin yapıldığı tarihte yerleşim yerinin Nusaybin olduğu ve davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, bu haliyle yetkili icra dairesinin Nusaybin İcra Daireleri olduğu nazara alındığında davalı hakkında Mardin İcra Dairesinde başlatılan takibin yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinin usulde yer verilen hükümlere uygun olduğu-
Borçlunun ödeme emrine itirazında zamanaşımı def’ini ileri sürmesi üzerine, davacı zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını ileri sürerek eldeki itirazın iptali davasını açtığından, davalı-borçlu bu def’iyi dava sırasında tekrar ileri sürmese bile mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durulması gerektiği- TMSF'nin her türlü alacağının fon alacağı olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı- Bir alacağın 20 yıllık zamanaşımına tabi fon alacağı olarak nitelendirilebilmesi için bu alacağın 5411 sayılı Kanun'dan kaynaklı bir alacak olması gerektiği, banka kaynaklarının sömürülmesi (m. 108/4), bir bankanın fona devredilen alacaklarının devir alınması (m. 107 md) gibi hallerden doğan alacakların fon alacağı niteliğinde olduğu, bu nitelikte bir alacak bulunmadığından somut olayda 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı-
Davacı avukatın tutuklu olduğu dönemde başka bir avukat tayin edilmesinin olağan olduğu- İstifa tarihi itibariyle davacı avukat tarafından takip edilen henüz kesinleşmiş işler olmadığından davacının ücret alacağının bulunmadığı-
Davanın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden cari hesap ekstresine alacağın tahsili için yapılan yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-
Uyuşmazlığın, geçerli taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle satış bedelinin ödenmeyen kısmının tahsili için başlatılan takipten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu-
Uyuşmazlığın alacağın kaynağı olan hizmetin davalıya verilip verilmediği ve mükerrer talepte bulunulup bulunmadığı noktasında toplandığı, davalının hazır beton üretimi yaptığı tesisinde üretim dışında insan ihtiyaçları, çevre temizliği ve araç yıkamaları için kullandığı tanker suyu için ilgili yönetmelik maddesine göre abonelik yapmak zorunda olduğu ve kaçak su kullanımı halinde bedelin tahsili cihetine gidileceğinin düzenlendiği, düzenlenen fatura incelendiğinde ise normal tüketime ek olarak kaçak kullanımları içerdiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile takibe yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ve davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verildiği-