Somut olayda, dava konusu olan 4 fatura ile ilgili itirazın iptaline takibin devamına karar verilmiş ise de faturalardan 01/02/2013 tarihli 15.930 TL. bedelli faturanın davalıya tebliğ edildiğine ya da hizmetin sunulduğuna dair yeterli ve inandırıcı delil mevcut olmamasına rağmen sadece davalı şirket tarafından temsil ve ilzama yetkili olduğu kabul edilmeyen hastane direktörünün imzasını taşıyan mutabakat belgesine istinaden karar verilmesi yerinde olmadığı-
İş sahibinin, haksız feshi halinde yükleniciye sözleşmeden dönme tazminatı ödemesi gerektiği- Yüklenicinin tacir olması ve söz konusu işin ticari iş olması sebebiyle davacının (yüklenicinin) avans faizi isteyebileceği-
Sigorta poliçelerinin üzerinde davacı Banka'nın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılamayacağı-
Sözlü yargılama aşamasına geçildiğine göre davalı tarafın 6100 sayılı HMK'nın 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama duruşmasına davet edilmesi de zorunlu olduğu- Bu yasal zorunluluğun gereği yapılıp davalının sözlü yargılama duruşmasına katılması imkanı sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının imzalamış olduğu kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olduğu miktara ilişkin inceleme ve hesaplama yapılmış olmasına rağmen yargılama sürerken davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında takibe konu kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasına dair sözleşme akdolunduğu, kredi borcunun taksitlere bağlandığı ve ilk taksitin dava dışı şirketten tahsil edildiği anlaşılmış, ancak bilirkişi tarafından bu tarihten sonra yeniden yapılandırma sözleşmesi gereğince ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadar ödeme yapıldığı ve borcun yeniden yapılandırma sözleşmesi ayakta ve uygulanıyor ise bunun eldeki davaya etkisi (muaccel borcun imhal edilip edilmediği) belirlenmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
İtirazın iptali davası usule ilişkin bozma ilamına uyularak-
22. HD. 25.03.2019 T. E: 1850, K: 6442-
Somut olayda davalıya, banka tarafından kullandırılan kooperatif kredi sözleşmesine davacı kooperatifin müteselsil kefil olarak imza attığı, kefilin asıl borçlunun borcunu ödemesi halinde temerrüt ihtarı çekmeksizin ödeme tarihinden itibaren faiz isteyebileceği, aralarında rücu yapıldığı taktirde farklı bir temerrüt faizi uygulanacağına dair herhangi bir sözleşmenin olmadığından bu faiz oranın uygulanmayacağı-
İflasın açılmasından sonra müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları duracağı ve ancak ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam olunabileceği (İİK. mad. 194)- İflas hukukuna ilişkin düzenlemeler kural olarak kamu düzenini ilgilendirmekte olup davalı şirketin iflas ettiği anlaşıldığından, yerel mahkemece İİK. mad. 194 uyarınca işlem yapılmak üzere direnme kararının bozulması gerektiği-
Kooperatif genel kurulunca belirlenecek temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüzünden fazla olamayacağı-