Borçlu ödeme emri tebliği üzerine hakkında yapılan takipten ve takipte istenilen borç tutarından haberdar olacağından ve ödeme emri tebliğinden önce 05.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile inkâr tazminat oranı %20 olarak değiştirildiğinden, inkâr tazminatı oranının %20 yerine %40 olarak uygulanması usul ve yasaya aykırı görülmekle beraber bu hususun yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Dava, itirazın iptali ile takibin devamına ilişkin olup alacağın, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir, yani likit alacak niteliğinde olduğu gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK mad. 67/2 uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle bu istemin reddine karar verilmesi de isabetsiz olduğu-
Toplam borçtan yatırılan meblağlar ile itirazın iptali davasında bilirkişi tarafından tespit edilen borç miktarları düşüldüğü takdirde davalının bakiye 3.153,70 TL borcun kalmış olduğu, ancak teminat yatırılan icra takip dosyasında yapılan son hesaplama dikkate alındığında borçlu olan davalıya 3.021 TL iade edileceğinden, iade edilecek olan bu meblağın 3.153,70 TL ile toplamı neticesinde davalı kiracının davacıya sonuçta 6.174,70 TL borcunun olduğu-
Davacının inşaat süresince resmi kurumlara verilen belgelerde veya buna benzer herhangi bir belgede imzasının bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak, davacının davalı inşaatında çalışıp çalışmadığının kesin olarak belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olmasının zorunlu olduğu- Somut uyuşmazlıkta dava konusu alacak haksız fiilden kaynaklanmakta olup alacak likit olmadığından icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nun 6/3 maddesi ve Bireysel Emeklilik Sistemi Hakkında Yönetmelik 15 maddesi uyarınca katılımcının sistemden ayrılma talebinde bulunması halinde şirketin, bildirimin ulaşmasından itibaren yirmi iş günü içinde katılımcının birikimlerini tamamen ödeyeceği düzenlenmiş olup, somut uyuşmazlıkta davacı tarafından davalı şirkete herhangi bir başvuru yapılmaksızın icra takibine girişildiği anlaşıldığından, icra takip tarihi itibariyle muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceği ve davalı tarafın icra takibine itirazında haksız olduğu gerekçesiyle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetli olmadığı-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacının bilgisayar satışına aracılık ettiğine ilişkin beyanına ve 11.10.2011 tarihli Microsoft B.sayar Yazılım Hizmetleri Ltd. Şti yazı cevabına göre davacının saha hizmeti verdiği ve satışı gerçekleştirilen yazılım miktarının bu yazıda belirtildiği anlaşıldığından bildirilen yazılım miktarına göre bilirkişi tarafından yapılan hesap sonucu verilen rapora değer verilerek rapordaki miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İşyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Mahkemece; davalılara husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacıya sigortalı işyerinin bulunduğu binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçildiğinin tespiti halinde, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'ndan kaynaklandığının gözetilmesi; yapılacak araştırmada, kat mülkiyetine geçilmediğinin saptanması halinde ise, KMK'nun 17/3. maddesi gereği, hasar tarihi itibariyle anataşınmazın üçte ikisinin fiilen kullanılmaya başlanılıp başlanmadığının araştırılması ve üçte ikilik kullanımın olması halinde, uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması; ayrıca, davacı sigortalısı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olması nedeniyle de uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olabileceğinin mahkemenin davada görevli olup olmadığının hükümde tartışılması; mahkemenin görevli olduğu sonucuna varılması halinde işin esası hakkında hüküm tesisi; aksi halde görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Usul ekonomisi gereği, mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddedilebileceği-
17. HD. 08.04.2019 T. E: 2016/9977, K: 4226-