İtirazın iptali davası açılabilmesi için borçlu hakkında bir ilamsız takip yapılması ve borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilmesi gerektiği (dava şartı)- Herhangi bir takip yapılmadan ve ödeme emri tebliğ edilmeden itiraz dilekçesi ile sanki ödeme emri tebliğ edilmiş gibi borca itiraz edilmesi halinde, itirazın iptali davasının, "davanın dava şartı yokluğundan" reddi gerektiği-
İtirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası-
Yapılan icra takibine süresinden sonra yapılan itirazın takibin ilerlemesine engel teşkil ettiğinden bahsedilemeyecek olması nedeniyle ödeme emri aleyhine yapılan ve hukuken bir sonuç doğurmayan itirazın iptali istemi ile dava açılmasında da davalı karşı davacının hukuki yararının varlığından bahsedilemeyeceğinden, mahkemece 'hukuki yarar yokluğu nedeniyle' davanın usulden reddi gerekeceği-
TBK'nın 88. ve 120. maddelerinin ticari işlerde uygulanamayacağı- Yargıtay uygulamasında bankaların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiş olması halinde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmedeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacağın tespit edilmesii ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerektiği-
Davacı-kefil tarafından, davalı-kredi borçlusunun hesabına yatırılan paranın dağılımı yapıldıktan sonra bankaca fazla tahsil edildiği anlaşılmakla ve davalı-kredi borçlusunun kredi borcunu ödemesi nedeniyle bankanın haklarına halef olan davacının halefiyeti davalının bankaya olan gerçek kredi borcu miktarı kadar olduğundan, banka tarafından borç olmadığı halde fazla tahsil edilen miktarın davacı tarafından davalıdan tahsilinin istenemeyeceği-
Alacaklının özel şahıslara kredi sağlayan bir kooperatif olduğu, asli işinin kredi sağlamak ve sağlamış olduğu kredilerinde tahsilatını süresi içerisinde usulüne uygun olarak tahsil etmek olduğu ve hesap hareketlerini de usulüne uygun olarak tutması gerektiği, vermiş olduğu kredi için yapılan ödemelerde verilen tahsilat makbuzlarının da hangi alacak için düzenlendiğini bilebilecek konumda olduğu, bu nedenle davalının borçlu olmadığını bilecek konumda olması gerektiği belirtilerek, davanın itirazın iptali talebi yönünden kesinleştiği anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığı-
Davalı uzatılmış cevap süresi içerisinde temlik aldığı alacakla ilgili usulüne uygun şekilde takas definde bulunduğundan, mahkemece davacı talebinin yerinde olup olmadığının araştırılmasından sonra TBK. mad. 139 göz önünde bulundurularak davalının takasa esas alacak iddiasının da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlığa konu bononun zamanaşımına uğradığının ve icra takibinin üç yılı geçtikten sonra açıldığının anlaşıldığı, yanlar arasında sözleşme ilişkisi de bulunmadığından davalı keşidecinin gerek mülga 6762 sayılı TTK’nın 644. maddesi, gerekse 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlü olduğu-