Takibin yetkili İcra Dairesi’nde yapılmamış olması dolayısıyla ortada Kanun’a uygun bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceğinden davacının açtığı itirazın iptali davasının dinlenmesine usulen olanak bulunmadığı, ancak itirazın iptali davasıyla güdülen amaç, alacağın varlığını saptamak ve saptanan bu miktara hükmedilmesini sağlamak olduğuna göre, mahkemece, bu davanın genel hükümler uyarınca açılmış bir alacak davası olarak kabulünün gerekeceği-
Eser sözleşmesinden doğan alacaklar
Dava dilekçesinde hem «alacak» hem de «itirazın iptali» istenmiş olması halinde, mahkemece, davacıya açtığı davanın «alacak davası» mı «itirazın iptali davası» mı olduğu hususunun açıklattırılması gerekeceği, her iki istek hakkında yani «hem alacağın tahsiline, hem de itirazın iptaline» karar verilemeyeceği–
Kredi borcunun teminatı olarak bankaya verilen müşteri senetlerinden, gerek dava öncesi gerekse davanın karar aşamasına kadar geçen süredeki tüm tahsilatların takip konusu borçtan mahsup edilerek bulunacak «bakiye üzerinden itirazın iptaline» karar verilmesi (inkâr tazminatının ise, dava tarihindeki borç üzerinden hesaplanması) gerekeceği–
İİK. 264'deki sürelerin, ihtiyati haczin devamı ile ilgili olduğu, alacaklı tarafından 6 aylık süre içinde yapılan "itirazın kaldırılması" talebi hakkında icra mahkemesince bir karar verilmesi gerektiği–
Türk kambiyo senetleri hukukunun aradığı şartlara uygun olmayan fakat yabancı kanunlara uygun olarak düzenlenmiş kambiyo senetlerinin de Türk hukuku bakımından kambiyo senedi olarak işlem göreceği–
Dava dilekçesinde hem “alacak” hem de “itirazın iptali” istenmiş olması halinde, mahkemece davacıya açtığı davanın “alacak davası”mı “itirazın iptali davası”mı olduğu hususunun açıklattırılması gerekeceği, kendi istek haklarda yani hem “alacağın tahsiline hem de itirazın iptaline” karar verilemeyeceği-
«İtirazın iptali davası» olarak açılan davanın yargılaması sırasında davacının, davasının «alacak davası» olduğunu açıklaması halinde, mahkemece sadece «alacağın tahsiline» karar verilebileceği, ayrıca «inkâr tazminatı»na hükmedilemeyeceği–