........ İcra Müdürlüğü'nün ......... Esas sayılı icra takip dosyasındaki takip talebinde alacaklı olarak Sınırlı Sorumlu Kar. Köy Konut Yapı Kooperatifini temsilen ......... yazılmış, ancak borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde ise alacaklı olarak sadece .......... gösterilmiş ise de söz konusu ödeme emrinin maddi hata sonucu alacaklı kısmının bu şekilde düzenlendiği açık olup asıl alacaklının kooperatif olduğu ve .........'ın da kooperatifi temsilen hareket ettiği takip talebi ve diğer dosya münderecatından açıkça anlaşıldığından mahkemece takibin usulüne uygun olduğu kabul edilerek işin esasına girilip inceleme yapılması gerekeceği-
Davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hâlinde HMK. mad. 331/3 gereğince vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine hükmedilmesi gerektiği-
Kararın gerekçesinde asıl alacak miktarı ve sadece işlemiş faiz alacağı ayrı ayrı belirtilmiş olmasına rağmen, hükümde toplam alacak miktarı olarak sadece işlemiş faiz alacağı miktarı gösterilmiş olmasının hükmün infazında tereddüt oluşturacağı-
Davacının talebinin dayanağı haksız fiil olduğundan, tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği- Dava konusu alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacağın likit olmadığı ve bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği-
Sözleşmenin herhangi bir yerinde limanın mal sahibi tarafından kullandırılabileceğine ilişkin hüküm olmadığı, sözleşmede "fabrikanın ihtiyaç duyduğu yüklerin taşınmasında kullanılmasına" ilişkin hükmün dava konusu tahliye bedelini davalının almasına engel olmayacağı- Limana yanaştırılan gemi içerisindeki davacıya ait plaj kumunun tahmil ve tahliyesi işi davalı tarafından yapıldığına göre bu hizmetin karşılığının alması gerektiği-
Kurum zararı nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı- Davaya konu işlemleri nedeniyle davalılar hakkında açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- İtirazın iptali davasında davacının genel hükümler kapsamında ispat hakkı bulunduğu, ceza dosyası, teftiş raporu, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre, davalıların sorumlu olduğu kanaatine varılırsa diğer takip dosyası ve hükümle tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere bir karar verilmesi gerektiği-
Asıl alacağa yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep edildiği halde, mahkemece, talep aşılarak asıl alacak ve faiz toplamı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu, talepten fazlasına karar verilemeyeceği, dava dilekçesinde talep edilen müddeabih kapsamına girmeyen faiz yönünden de takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğu- Haksız fiilden kaynaklanan borçlarda uygulanacak faiz kural olarak yasal faiz olduğu- Dava konusu alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacağın likit olmadığı ve bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği-
Kefilin "sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı" şeklindeki iddiasını icra takibine itiraz sürecinde ileri sürmek zorunda olmadığı- İtirazın iptali davasındaki iddia ve savunmaların, icra takibine yapılan itirazlar ile bağlı olmaksızın ileri sürülebileceği-
Hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisinin doğru olmadığı- Bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında farklılık oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiş olduğundan, bu değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmadığından,28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmadığı-
Feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-