Davanın, ödenmemiş kredi kartı borcunun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-
Davanın, teslim edilmeyip bedeli peşin ödendiği iddia edilen malların bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporunda taraf defterlerinin bir kısmının açılış tasdikleri olduğu halde kapanış tasdiklerinin olmadığı, bir kısmının okunaksız olduğu yönünde tespit ve değerlendirme yapıldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 222' nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, bilirkişi raporundaki tespitlere göre söz konusu şartın karşılanmadığı, davacının iddiasını yasal ve geçerli vasıtalarla ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Alacak miktarı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp bu raporun ilk rapordan farklı olması halinde aynı şekilde çelişkiyi giderilecek şekilde 3. bilirkişi heyetinden rapor alınıp değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği- İtirazın iptâli davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için İİK'nın 67/II. maddesi gereğince alacağın likid ve borçlunun itirazında haksız olması gerekeceği, eldeki davada alınan teknik bilirkişi raporuna mahkemece itibar edilmemiş olsa dahi borçlunun itirazında haklı olduğu belirtilip iş bedeli hesaplanmamış olduğu gibi mahkemece kabul edilen alacağın varlığı ile miktarı konusunda uzman olmayan mali müşavir bilirkişi raporu ile ve yargılama sonucu belirlendiğinden alacağın likid olmadığı, bu halde davacının koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tespit raporu ile hükme esas alınan raporda aynı kalem ilave işler bakımından belirlenen bedeller arasındaki fark fahiş nitelikte ve çelişkili olup, ilave işler bakımından aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden rapor alınıp karar verilmesi gerekeceği- Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler bakımından; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi gereğince dava ya da takipten sonra alacağın bir kısmının ödenmesi halinde, ödenen miktar ve tarih belirtilerek yapılan ödemenin belirtilen yasa maddesi hükümleri gözetilerek icra müdürlüğünde infaz aşamasında dikkate alınmasına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, yüklenicinin bu yöndeki savunmasına rağmen ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmamasının, icra dosyasının güncel durumunun tetkik edilmemesi ve 6098 sayılı TBK 100. maddesinin uygulanması bakımından olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece yapılması gereken işin; ek rapor alınarak ilave işler bakımından tespit raporu ile hükme esas alınan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi, önceki bozma ilamı da dikkate alınarak yüklenicinin hak ettiği iş bedeli hesaplanırken fazla mesai kaleminin dikkate alınmaması, yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin bulunarak icra takibi ve dava öncesinde yapılan ödemelerin mahsubu ile bakiye iş bedelinin hesaplanması, ulaşılan sonuca göre yüklenicinin hak ettiği bir bedel var ise davadan sonra yapılan ödemeler bakımından icra takip dosyasının tetkiki sonrasında TBK 100. maddesi gereğince ödenen miktar ve tarih belirtilerek yapılan ödemenin belirtilen yasa maddesi hükümleri gözetilerek icra müdürlüğünde infaz aşamasında dikkate alınması gerektiğine dair karar verilmesinden ibaret olduğu-
Dava konusu çekin keşidecisi davalı, lehtarı da davacı olduğundan davacının ancak temel ilişkiye dayanarak alacak isteminde bulunabileceği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/12374 E., 2017/6660 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere 6102 sayılı Kanun'un 732 nci maddesinde öngörülen sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılamayacağı, davacı taraf sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanıp temel ilişkiye dayanmadığından mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Daha önce başlatılan takiplerin düştüğü, derdestlik bulunmadığı, dava konusu icra takibinin tahsilde tekerrür olmamak üzere başlatıldığı, davacının 11.12.2015 tarihi itibariyle toplam 754.714,27 TL alacaklı olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 887 nci maddesi uyarınca, borçlu şirket ve ipotek veren üçüncü kişi, borçtan şahsen sorumlu olmayan O. E.' ye ihtarname tebliğ zorunluluğunun yerine getirildiği, davalıların ipotek tutarı olan 400.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu bulundukları gerekçesiyle davanın kabulü ile davalılar (G) Şti., O. Cumhur E., A. E., G. E.'in Ankara 11. İcra Müdürlüğü'nün 2015/........ sayılı takibine yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına, alacağın %20'si olan 80.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine "dair verilen" kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Uyuşmazlığın, asıl ve birleşen davada, genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan icra takibine davalı kefillerin itirazının iptali istemine ilişkin olduğu-
Davacı yanca davaya konu takip dışında ayrıca hem ............... İcra Müdürlüğünün ............. E. sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip, ............... İcra Müdürlüğünün .................. E. sayılı dosyasında ise ticari işletme kapsamında taşınır rehinin paraya çevrilmesi yoluyla tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla iki ayrı takip daha yapıldığı, davalı asıl borçlu lehine verilen ipotek ve taşınır rehin bedelinin dosya kapsamına göre davacı yanın alacağından fazla olduğundan 2004 sayılı Kanun'un 45 inci maddesi gereğince alacak rehinle ipotek teminat altına alındığından davalı asıl borçlu şirket yönünden açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu, öte yandan davacı yanca, akdi faizin %36, temerrüt faizinin ise %72 olduğu iddia edilmiş ise de, davacı yanca genel kredi sözleşmesi kapsamında taraflarca kararlaştırılan akdi faizin %36 olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi belgenin dosyaya kazandırılmadığı, ilk derece mahkemesince hem Merkez Bankasına yazılan yazıya göre temerrüt tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinin tarafı olan bankanın fiilen uyguladığı akdi faiz oranının %24 olduğu, sözleşme hükümlerine göre temerrüt faizinin de uygulanan akdi faizin %100'ünün eklenmesi sonucu %48 olacağından bankacı bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ek raporda da bu oranlar üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle davacı yanın takip tarihi itibariyle alacağının tespit edildiği ve davalılardan ............. Gıda ...Şirketi yönünden de .............. tarihli kefaletname dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapıldığından davacı yanın bu kısma yönelik istinafının da yerinde olmadığı-
Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, 2918 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinin (d) bendi uyarınca tescilli araçların noter dışındaki satış ve devirleri geçersiz olup davacının sözleşmeye konu aracın mülkiyetini kazanamadığından davalıdan kira bedeli talep edemeyeceği, bu itibarla, mahkemece, davacının, davalıdan sadece geçersiz harici araç satım sözleşmesi kapsamında ödediğini ispat ettiği 23.000,00 TL'yi talep edebileceği, aynı sözleşmeyle kararlaştırılan kira bedelini ise talep edemeyeceği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak kira bedeli bakımından da itirazın iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu-