Garanti belgesinden, davalı satıcı tarafından verilen iki yıllık garanti süresinin ve dolayısıyla uygulanması gereken iki yıllık zamanaşımı süresinin malın teslim tarihinden itibaren başlayacağının anlaşıldığı- Ayıbın varlığı veya ikrarı ile ayıp ihbarında bulunulmuş olmasının zamanaşımı süresini kesmediği, dosya kapsamında satıcının satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu olduğuna veya alıcıyı aldattığına dair herhangi bir iddia ve kanıt da bulunmadığı- "Garanti süresinin teslim tarihinden başlayarak iki yıl olduğunun belirtildiği, bunun yanında, malın garanti süresi içerisinde arızalanması durumunda tamirde geçen sürenin garanti süresine ekleneceğinin, tamir süresinin en fazla otuz iş günü olduğunun ve bu sürenin arızanın servis istasyonuna bildirim tarihinden itibaren başlayacağının düzenlendiği, bu nedenle garanti belgesinde öngörülen azami tamir süresi bir aylık sürenin de zamanaşımı süresine eklenmesi suretiyle uygulanacak zamanaşımı süresinin iki yıl bir ay olduğunun kabul edilmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle eklenmesi gereken tamir süresiyle birlikte uygulanması gereken iki yıl bir aylık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı, bu nedenle öncelikle arızanın araçtaki bir ayıptan mı yoksa kullanıcı hatasından mı kaynaklandığının belirlenmesi, ayıptan dolayı ortaya çıktığının saptanması hâlinde davacı alıcının onarıma yönelik seçimlik hakkını kullanmış olduğu gözetilerek isteyebileceği tazminat miktarının belirlenmesi suretiyle işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davalı şirketin garanti veren sıfatı ile garanti sözleşmesi kapsamında araçtaki ayıptan kaynaklanan zarardan garanti süresince sorumlu olduğu- TBK m. 231 gereğince satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü davanın, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı- Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı- Taraflar arasındaki satım sözleşmesinde iki yıllık garanti süresinin öngörülmüş olması nedeniyle daha uzun bir sürenin söz konusu olduğunun söylenemeyeceği- TBK m. 154 uyarınca ayıbın varlığı veya ikrarının zamanaşımını kesen nedenlerden olmadığıı- Zamanaşımı süresinden sonra açılan davada davalının satım konusu aracı devretmekte ağır kusuru da ispatlanamadığından, davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiği-
Ticari satışlarda, ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresinin 2 yıl olacağı ve dosyada mevcut garanti belgesinden, dava konusu araca 2 yıl ya da 100.000 km'ye kadar garanti verildiği, ihtiyari garanti süresinin ise mekanik problemlerde 3 yıl ya da 100.000 km'ye kadar olduğunun anlaşıldığı, dava konusu aracın satış tarihinden farklı bir tarihte teslim edildiğinin iddia edilmediği, bu nedenle zamanaşımı süresinin dava konusu aracın satış tarihi olan 26/12/2018 tarihinde başlayacağı, davanın ise 18/04/2022 tarihinde açıldığı, garanti süresi içerisinde servise başvurulmuş olması ve servisin tamirde geçirdiği süre garanti süresini uzatmayacağı, zira malın garanti süresi içerisinde arızalanması durumunda tamirde geçen sürenin garanti süresine ekleneceğinin garanti şartlarında belirtilmediğinden zamanaşımı süresi içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Satıma konu cihazlardaki arızanın sürekli tekrarlandığı, satıcının yetkili servisi tarafından arıza tespit onarım ve parça değişimleri hatta makinelerin değişiminin gerçekleştirildiği, arızaların cihazlar çalıştıkça ortaya çıkacak türden olduğu uyuşmazlıkta, ağır kusurlu olan davalı satıcı, "satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu" ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacağından, sözleşmenin feshiyle ödenen bedelin iadesine ilişkin davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığının kabulü gerektiği-
Dava, ayıplı olduğu iddia edilen mallar nedeniyle ayıplı malların bedelinin ve ayıplı malların kullanılmasından kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkindir...
28.02.2011 tarihinde 2 yıl süre ile garantili olarak satın alınan ticari aracın V kayışının kopması ve motorunun kilitlenmesi üzerine arızalı olarak ilk kez 23.07.2012 tarihinde davalıya ait servise getirildiği ve arızanın garanti kapsamında bedelsiz olarak giderilerek aracin 27.07.2012 tarihinde davacıya teslim edildiği, 11.08.2012 tarihinde aynı arıza ile davalıya ait servise başvurulduğu ancak davalının 06.09.2012 tarihli yazısı ile araçta meydana gelen arızanın alttan alınan darbeden kaynaklandığı ve üretimden kaynaklanan bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle garanti kapsamında onarım talebinin reddedildiği ve 25.03.2013 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla; davacının iki yıllık garanti süresi içinde aynı arıza ile davalıya ait servise iki kez müracaat etmek suretiyle ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ayıp ihbarı külfetini yerine getirmiş olmakla davacının bu ayıptan dolayı def'i hakkı dava tarihine göre garanti süresi geçmekle sakıt olmayıp devam edeceğinden mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
Satılan aracın ayıplı imal edildiği ileri sürülerek tazminat istemiyle açılan davada, mahkemece taraflar arasındaki satış sözleşmesi gereğince garanti süresinin teslimden itibaren iki yıl olduğu gözetilerek davalının zamanaşımı def’inin incelenip incelenmediği-
Ticari satımlarda ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayalı her türlü davanın, satılandaki ayıp daha sonra çıkmış olsa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı (TTK. mad. 23/1; TBK mad. 231/1)- Makinelerin yenisi ile değiştirildiği ikinci teslim tarihleri ve dava açılış tarihi gözetildiğinde iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu-
Aracın “0” km olarak sahibine teslim edildikten sonra, ardı ardına gerçekleşen arızalar nedeniyle birçok parçasının tamamen değiştirildiği; yapılan onarımlar sonucu arızaların giderilmiş olduğu; ancak bu arızaların giderilmesi amacıyla aracın birçok parçası değiştirilip, böylece aracın orijinal hâlini kaybettiği gibi, motorun da tamamen demonte edilerek parçalarının değiştirilmesinin gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, arızalar giderilse bile alıcının araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı, konforu ve perfonmansı sağlayamadığı, davacı tarafça değişiklik talebi iletilmesine karşın, davalı yanın bu istemi yerine getirmediği, alıcının değer düşüklüğüne ilişkin zararı giderilerek de olsa aracı bu şekilde kullanmaya zorlanamayacağı, araçtaki bu nitelikte arızaların giderilmesinin aracın gizli ayıplı olduğunu ve değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini göstermeyeceği- "Bilirkişi raporunun yeterli olmadığı, araç üzerinde teknik inceleme yapılarak ayıpların onarıma rağmen devam edip etmediği, arızaların onarımından dolayı araçta bir değer kaybının olup olmadığı, davacının ücretsiz onarım talebinin içeriği, onarımdan dolayı araçta bir değer kaybının bulunup bulunmadığı, araçta meydana gelen arızaların sıklığı ve niteliğinin tespiti ile sonucuna göre, hak ve menfaatler dengesini aşırı ölçüde bozması halinde ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme ya da misli ile değiştirme hakkının olup olmadığı da değerlendirilerek sonuca varılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı genişletilmek suretiyle kararın bozulması gerektiği" yönündeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-