Davacının oğlu askere gittiği dönemde, davalı yanında hukuki ve kişisel olarak bağımlı bir şekilde, iş sözleşmesine dayalı olarak, bahçıvan eşine yardım niteliğinde katkıdan ziyade, bizatihi kapıcı olarak iş görme edimini yerine getirerek çalıştığı anlaşıldığından; mahkemece taraflar arasında iş sözleşmesine dayanan ilişki olduğu kabul edilmek suretiyle, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında iş ilişkisinin gerçekleşmemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Apartman görevlisi olarak çalışan işçinin işlerin mahiyeti gereği kısmi süreli olarak çalıştığı kabul edildiğinden işçinin işyerinde günlük 2 saat çalıştığının kabulü ile, işçilik alacaklarının günlük 2 saatlik çalışmaya göre belirlenerek hüküm altına alınması gerektiği- İşçinin, 14 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı iddiasının hayatın olağan akışına ters olduğu-
İş mahkemesi ilamında “...634 s. Kanunu'nun 20/a maddesi gereğince .... Sitesi A-B Blok kat maliklerinden eşitlikle alınarak davacıya verilmesine...” şeklinde kat malikleri aleyhinde hüküm kurulmuş olduğundan, icra emrinde de kat maliklerinin borçlu olarak gösterilmesi gerektiği, site yönetimi aleyhine takip yapılmasının hatalı olduğu- "Kat maliklerinin ya da kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmamasının, yöneticinin Özel Kanundan doğan yetkisini ortadan kaldırmayacağı, yöneticinin, yasadan doğan ve kat maliklerini temsil yetkisi içinde bulunan işlerden dolayı 3. kişilerle yaptığı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yönetimin (yöneticinin) aktif ve pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, bu nedenle ana taşınmazın ortak giderleriyle ilgili davada kat maliklerinin taraf olarak yer almalarının yasal zorunluluk olarak öngörülmediği, yine hükmün salt yönetim kurulu başkanı veya yönetici hakkında kurulamayacağı, yasal temsilci durumundaki bu kişilerin aleyhine 'kat maliklerini temsilen' olduğu açıklaması ile hüküm kurulmasının olanaklı olduğu, davanın yönetim aleyhine açılması ve kararda gösterilen davalı aleyhine icra takibi yapılması nedeniyle ilamın infazının yönetim hakkında yapılmasının usule uygun olduğu" şeklindeki görüşün HGK. çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacıya usulüne uygun olarak ihbar süresi kullandırılıp kullandırılmadığına ilişkin ihtilafta fesih ihbarının davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği ve davacının davalı işyerinde hangi tarihe kadar çalıştığı tespit edilmesi ve davacıya usulüne uygun olarak ihbar süresi kullandırılıp kullandırılmadığı belirlendikten sonra ihbar tazminatı talebi hakkında bir hüküm kurulması gerektiği- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve hafta tatili ve genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususudaki uyuşmazlıkta; davacının yaz ve kış döneminde aynı şekilde çalışıp çalışmadığı, Pazar çalışmalarının ne şekilde gerçekleştiği ve Pazar günleri hangi işlerin yapıldığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinin tamamında çalışıp çalışmadığı, diğer kapıcılarla nöbetleşe çalışma şeklinde bir uygulama olup olmadığı hususları gerekirse şahitler yeniden dinlenerek ve davacı isticvap edilerek belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacakları hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Davacı işçinin 2009 yılına kadar izinlerini kullandığı anlaşıldığından, buna göre yıllık izin alacağının hüküm altına alınması gerekirken tüm dönem için hiç izin kullanmadığından hareketle hesaplama yapılmasının doğru olmadığı- Davacının işe başladığı tarih taraflar arasında ihtilaf olduğundan işçinin Kat Malikleri Kurulunun kararı da incelenerek davacının hangi tarihte çalışmaya başladığı açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerketiği- Tazminata esas brüt giydirilmiş ücretinin hesaplanması açısından fesih tarihinde cari asgari ücretin % 25'inin konut ihtiyacını karşılayan tutar olduğu (kira bedeli olduğu) kabul edilerek bu tutarın bir güne isabet eden miktarı bulunmalı, fesih tarihinen geriye doğru bir yıla ait elektrik, su ve doğalgaz faturaları getirilip bu faturaların bir yıllık tutarlarının 365'e bölünmesi suretiyle bir güne isabet eden miktarlar tespit edilmeli, bu suretle bulunacak miktarlar davacının günlük çıplak ücretine eklenerek giydirilmiş ücreti tespit edilmeli, belirtlen bu usule göre hesaplama yapılması için bilirkişiden ek rapor alınmalı ve bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-