Sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde; hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının eşinin 01.10.2008 tarihinden sonra vefat ettiği, babasından dolayı ölüm aylığı alma açısından hakkı doğuran olayın eşin vefatı olduğu ve babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 5510 sayılı Kanun'un 34 ve 54 üncü maddelerindeki düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanması mümkün olmayıp davacının çift aylığa hak kazanmasına olanak bulunmadığına-
Davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken vefat eden eşi sayesinde aldığı ölüm aylığının yanında ayrıca 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken vefat eden babasından dolayı da ölüm aylığı alıp alamayacağı konusunda toplanan uyuşmazlıkta, sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde, hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği; davacının babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı- HGK.'deki görüşmeler sırasında davacının babasının vefat tarihinde yürürlükte olan kanunun uygulanması gerektiği dolayısıyla ayrı ayrı ölüm aylığının bağlanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de bu görüşün Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken vefat eden eşi sayesinde aldığı ölüm aylığının yanında ayrıca 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken vefat eden babasından dolayı da ölüm aylığı alıp alamayacağı konusunda toplanan uyuşmazlıkta, sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde, hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği; davacının babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı- HGK.'deki görüşmeler sırasında davacının babasının vefat tarihinde yürürlükte olan kanunun uygulanması gerektiği dolayısıyla ayrı ayrı ölüm aylığının bağlanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de bu görüşün Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Sigortalıya ilişkin koşulların sigortalının ölüm tarihinde; hak sahibine ilişkin koşulların ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının eşinin 01.10.2008 tarihinden sonra vefat ettiği, babasından dolayı ölüm aylığı alma açısından hakkı doğuran olayın eşin vefatı olduğu ve babasından dolayı hak sahibi sıfatını eşinin ölümü ile kazandığı, bu nedenle eşinin ölüm tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 5510 sayılı Kanun'un 34 ve 54 üncü maddelerindeki düzenlemelere göre davacıya hem eşinden hem de babasından dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanması mümkün olmayıp davacının çift aylığa hak kazanmasına olanak bulunmadığı-
Davacının emekli aylığına hak kazandığının tespiti ile tahsis talebinin zımnen reddine dair Kurum işleminin iptali istemine ilişkin davada ; davacının toplu şekilde son prim ödemesinin mevcut olduğu ve Kurumun, davacının şahsi sicil dosyasını ihmali nedeniyle kayıp etmesinin sonuçlarından davacının sorumlu tutulamayacağı- Okur yazar olmayan davacının; Kuruma başvuru yaptığı ve bu başvurunun akıbetini şifahen sorduğu yönündeki beyanlarının aksinin ispatlanamadığı, sadece uzun süre (son prim ödemesinden itibaren on yıla yakın) geçtikten sonra dava açmış olmasının davacının kötüniyetli olup iyiniyetli olmadığını göstermeyeceği veya bu nedenle davacıya kusur olarak atfedilemeyeceği- Gerekçeli kararda; dava tarihi 06.05.2011 yerine 20.07.2015 olarak gösterilmiş ise düzeltilebilir bir hata olarak kabul edildiği ve bozma nedeni yapılamayacağı-
Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali” davasında, "boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama" olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması gerektiği-
Davacıya, boşanma kararının verildiği tarihten sonra, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölen babasından yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği, uyuşmazlık konusu yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan anılan Kanunun Geçici 1.maddesinin uygulanamayacağı-
Davacıya, boşanma kararının verildiği 05.04.2007 tarihinden sonra, 01.05.2007 tarihinden başlamak üzere 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği ve 01.10.2008 den itibaren ödenen aylıkların yersiz ödeme olduğundan bahisle faizi ile iadesinin talep edildiği anlaşıldığından; mahkemece işin esasına girilerek, birlikte yaşama olgusu yöntemince araştırılmak suretiyle, Kurumun davacıya bağlanan ölüm aylığının iptali ile ödenenlerin iadesine yönelik işleminin 5510 sayılı Kanunun 56/son maddesine uygun olup olmadığının tespiti gerekeceği-
Kurum yoklama memurlarının, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığını davacıya ait adreste tespit ettikleri bu sebeple bağlanan ölüm aylığının kesildiği, yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlükten tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan, uygulanamayacağı-