Tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşlerin yabancı mahkemenin boşanmanın kabulüne ilişkin verdiği kararının kesinleştiği tarih itibarıyla boşanmış sayılacakları, bu yasal düzenlemeye göre, tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edilecektir- Eşlerin, Krefeld Yerel (Aile) Mahkemesi'nin 16.01.2007 tarihinde kesinleşen ilamı ile boşandıkları, söz konusu ilamın, Seydişehir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 28.09.2015 tarihinde kesinleşen kararıyla tanındığı, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin temyize konu davanın 18.10.2017 tarihinde açıldığı, davaya ilişkin taleplerin on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihi itibarıyla anılan zamanaşımı süresi geçmediği halde davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tarafların Avustralya'da boşandığı ve boşanma kararının kesinleştiği somut olayda, boşanma kararının Türkiye'de de tanınıp, tanıma kararının kesinleştiği- Tarafların yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayıldığı, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında davalıya ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme ilamı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada yazılı şekilde davalıya kusur yüklenmesi ve buna bağlı olarak davacı yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesinin doğru görülmediği-
Tarafların yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılacakları, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında davacı kadının, eşinin ortak çocuklara yönelik olarak şiddet uyguladığı iddiasını ispat edemediğinin, tarafların anlaştıklarının ve erkeğin davayı kabulü ile boşanmaya hükmedildiğinin belirtildiği, o halde, yabancı mahkeme ilamında erkeğin kusurunun ispat edilemediğinin ve tarafların anlaşarak boşandıklarının tespit edilmesi ve artık yabancı mahkeme ilamının Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazanmış olması karşısında eldeki davada davalı-karşı davacı erkeğe kusur yüklenmesi ve erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı- Maddi tazminat talebinin boşanmanın fer'isi niteliğinde olduğu-
Tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edileceği- Eşlerin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri mal varlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edileceği, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacakları, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacağı- Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin temyize konu asıl dava ve karşıya ilişkin taleplerin 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihleri itibariyle anılan zamanaşımı süresi geçmediği halde dava ve karşı davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kesinleşme şerhi aranmaksızın yabancı mahkemenin tanınmasına ilişkin davanın kabul edilemeyeceği-
Yabancı mahkeme tarafından kadının tam kusuruna dayalı olarak verilen kesinleşmiş boşanma kararının Türkiye'de tanınmasından sonra bu ilam kesin hüküm niteliğine haiz olup tarafları bağlayacağından, boşanma davasında tam kusurlu bulunan davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Bir hak kullanılabilir duruma gelmeden zamanaşımı işletilemeyeceğinden, mal rejiminin tasfiyesi davalarındaki on yıllık zamanaşımı süresinin boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten değil, tanıma tenfiz kararının kesinleştiği tarihten başlayacağı-
Boşanma tarihi olarak davacının hanesine Gaziantep Mahkemesince verilen boşanma kararının kesinleşme tarihinin yazılmış olması, çocuğun evlilik dışı doğduğu gerçeğini değiştirmeyeceği ve çocuğu evlilik içinde doğmuş hale getirmeyeceği- Evlilik haricinde dünyaya gelen çocuğun, baba ile soybağı tesis edilmedikçe annenin babası hanesine ve annenin bekarlık soyadı ile ve annenin bildireceği baba adı ile tescil edileceği- Gerçekleşen bu hukuki ve fiili durum karşısında davanın soybağı ile ilgisi olmadığı, bir soybağı tesis etmeye yönelik bulunmadığı ve varolan bir soybağını ortadan kaldırılmayı amaçlamadığı-
Bir alacak davası olarak mal rejiminin tasfiyesine ilişkin alacak davalarında zamanaşımı süresinin; boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği, tanıma/tenfiz kararının kesinleşmesi tarihinden başlatılması gerekeceği-
Dava dilekçesinde belirtilen harca esas değer dışında kalan alacak miktarı bakımından, zamanaşımının işlemeye devam edeceği- Yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarih ile ıslah tarihi arasında kanunda belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğine göre mahkemece ıslahla artırılan miktar bakımından davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-