COVİD-19 salgını sebebiyle ve Cumhurbaşkanı kararı ile tüm adli süreler durdurulduğundan davalı vekilinin temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü ile, bölge adliye mahkemesinin kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği- Anlaşmalı boşanmaya karar verilirken, protokolün (anlaşma) tasdiki hükmü yanında, protokol hükümlerinin de hüküm fıkrasına geçirilmesi gerektiği-
Temyiz dilekçesinin kaydedildiği tarihte de temyiz yoluna başvurulmuş sayılacağı-
Dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte, elektronik imza ile dava açılması durumunda ise dava, dava dilekçesinin sisteme kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı- Ödeme emrinin 04/10/2018 tarihinde tebliği üzerine borçlunun takibe karşı itirazlarını içeren dilekçesini ilgili İcra Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmek üzere 08/10/2018 tarihinde sunduğu ve aynı tarihte mahkeme hakimince muhabere defterine kaydedildiğine dair havalesinin yapıldığı, harcın ise 12/10/2018 tarihinde ödendiği uyuşmazlıkta, dava dilekçesinin hakim tarafından havale edildiği tarih itibariyle davanın yasal beş günlük süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği-
Dava dilekçesinin UYAP üzerinden gönderildiği ve sisteme kaydedildiği tarihte davanın açılmış sayılacağı; bir sonraki gün ödenen harcın dava tarihi olarak dikkate alınamayacağı-
Davacı, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında dilekçe verip başvuru ve peşin harcı yatırdığına göre yasal düzenlemeler uyarınca adı geçen davalı hakkında usulüne uygun şekilde açılmış bir davanın olduğunun kabulü gerekeceği, bu yön gözetilmeksizin HMK 124 vd maddelerindeki koşulların oluşmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece HMK. mad. 186 uyarınca ,hazır bulunmayan davalıların sözlü yargılama ve hüküm için tayin edilecek gün ve saatte hazır bulunmaları davetiye gönderilmesi ve gönderilecek olan davetiyede belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceğinin ihtar edilmesi gerektiği-
Ön inceleme duruşmasında, "tarafların sulh ve arabuluculuktan yararlanıp yararlanmayacakları" sorulduktan sonra imzaları alınmış, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları tespit edilmediği, karar verilen celseden önceki duruşmada, sadece davacı vekili hazır olduğu halde "karar verilmek üzere incelemeye alınmasına" karar verilmiş, "bir sonraki celse sözlü yargılamaya geçileceği" hususu belirtilmemiş ve taraflara bu yönde kanunun aradığı şekilde ihtaratlı bir bildirim de yapılmamış olup, davacı vekili ile davalı vekilinin beyanları alınarak, "tahkikatın bittiği ve sözlü yargılama aşamasına geçildiği" bildirilmeden ve son sözleri sorulmadan(HMK.m.186/(2) ve 321/(1)) davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmakla, HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan tarafların savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Borcun doğumunun tasarruf tarihinden sonra ödenmemiş kart borcunun doğum tarihi olarak kabul edilmişse de borçlu ile alacaklı arasındaki kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren sürekli yenilenen bir borç ilişkisi meydana geldiğinden, borcun doğumunun yenilenen ilişki tarihi değil sözleşmenin imza tarihi olarak kabulü gerektiği-
Mahkemece, 6100 Sayılı HMK'nın 118. ve devamı maddelerince yazılı yargılama usulüne uyulmaksızın, davalıya tebligat çıkarılmadan ve ön inceleme duruşması yapılmaksızın karar verilmesi ve davalı vekilinin kabulüne göre de HMK'nın 309/4. maddesi hükmü gereğince kabulün, kayıtsız ve şartsız olması gerektiğinden, davalı vekilinin usulüne uygun olmayan şartlı kabulüne dayanılarak davanın HMK'nın 308. maddesi uyarınca kabulünün doğru olmadığı-