Davacılar, murisine alkole bağlı kronik hepatit tanısının Şubat 2016 tarihinde konup 17.03.2017 tarihinde hastaneye yattığı ve 28.03.2017 tarihinde vefat ettiği, sigortalının mevcut hayat sigorta poliçelerinin tanzimine esas teşkil eden soruları cevap verdiği tarihte hastalığını bildiğini iddia etmenin mümkün olmadığı, poliçe tanziminde sigortalının rahatsızlığını bildiği ispat edilemediğine göre müterafik kusur da yüklenemeyeceği-
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının sigortalının gizlediği iddia olunan olay ile riziko arasında illiyet bağının bulunması gerektiği- Taşınmaz, geri dönüşüm işiyle iştigal olunan bölgede ve organize sanayi bölgesinde yer aldığından ticari faaliyette bulunulmak üzere kiralandığının ve bu amaçla işyeri olarak kullanılacağının sigortacı tarafından da kabulü gerekir. Sigorta poliçesi düzenlenirken taşınmazın boş dükkan olarak vasıflandırılması, taşınmazın kiraya verildikten sonra işyeri olarak kullanılması da bildirim yükümlülüğüne aykırılık olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı- Sigorta poliçesi düzenlenirken taşınmazın boş dükkan olarak kullanılabileceğinin düşünülmesi hayatın olağan akışına da aykırı olduğundan doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğüne aykırılık olarak da değerlendirilemeyeceği-
Murisin sözleşme tarihi öncesinde kronik böbrek yetmezliği olduğu, tedavisinin devam ettiği anlaşılmakla, sigorta sözleşmesi imzalanırken sigortalının sağlık beyanı bölümündeki sağlık ile ilgili tüm sorulara “hayır” cevabını verdiği hususu gözetildiğinde; sigorta sözleşmelerinin karşılıklı iyiniyet ve güven esasına dayalı olarak kurulan sözleşmeler olduğu; güven ve iyiniyet ilkesi ile yasal düzenlemeler gereği, sigorta yaptıranın önemli tüm hususları poliçenin tanzimi sırasında sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğu; davacılar murisi sigortalının poliçe tanziminden önce ölüme sebep olan hastalığını sigortacıya bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının kabulü ile davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Poliçe teminat süresi içerisinde murisin vefat etmesi üzerine, poliçe teminatının ödenmesi için davalıya yapılan başvuru, "murisin yirmi yıl önce bir kalp rahatsızlığı geçirdiğini bankadan gizleyerek beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı" gerekçesiyle reddedilmiş olup, Adli Tıp Kurumundan bir heyet raporu aldırılarak "sözleşme anında sigortalının savunmada geçen hastalığının bulunup bulunmadığı, sigortalı murisin tedavi gördüğü ve gizlendiği iddia edilen hastalıkla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, hastalığın gizlenip gizlenmediği", başka bir anlatımla "ölümün gizlenen hastalıktan meydana gelip gelmediği" tespit ettirilerek bir değerlendirme yapılması gerektiği- "Kredi sözleşmesinde müteveffanın hayat sigorta yaptıracağının düzenlenmiş olması ve kredi sözleşmesinin yapıldığı banka şubesi tarafından düzenlenen kredi hayat sigortaları başvuru formunun matbu olarak düzenlenerek müteveffanın kimlik bilgileri dışında diğer kısımların doldurulmamış olması da değerlendirildiğinde, sigorta ettirenin ihtiyaçlarından ziyade kredi veren kurumun, bankanın ihtiyaçları ve zorlaması ile ortaya çıkan bir sözleşme söz konusu olduğundan sözleşmelerde görülen irade özgürlüğü bulunmadığı, ayrıca eksik beyanda bulunulması hâlinde sigortalının hangi yaptırımlara maruz kalacağının kendisine bildirilmemesinin bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği, sigorta dosyasında yer alan bilgilendirme formunun müteveffa sigortalının imzasını taşımadığından, sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Mahkemece kira bedellerinin ödendiği banka hesap özeti dosya arasına alındıktan sonra takibe konu döneme ilişkin ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal ödeme süresi içerisinde yapılan ödeme olup olmadığı bilirkişi incelemesi ile değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece, TTK.'da açıklanan hususlar kendiliğinden göz önünde bulundurularak ve bu hususların tespiti için gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle davalının tacir olup olmadığı hususu araştırılıp, davalının tacir olması durumunda sözleşmedeki faiz şartının geçerli olacağı gözetilerek faiz alacağının buna göre hesaplanması gerektiği-