Vekilin aynı gün ve saatteki dosyasının duruşmasına saat 09.20’de girip 10.00’da çıktığı, Kayseri’den Avanos’a gelirken eşinin kullandığı aracın lastiğinin patladığı ve bu nedenle duruşmaya geç kaldığı gözetildiğinde, anlatılan sebeplerle vekilin eski hale getirilme talebinde haklı olduğu gerekçesiyle açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasının "eski hale getirilmesine" karar verilerek yargılamaya yeni esas numarası üzerinden devam olunduğu- HUMK 169 uyarınca eski hâle getirme isteminin ilgili mahkemeye yöneltileceği- Davanın takip edilmemesi nedeniyle mahkemece verilen "davanın açılmamış sayılması" kararının usule ilişkin bir karar olduğu ve dolayısıyla uyuşmazlığın esasını çözüme bağlayan ve mahkemenin o işten mutlak anlamda el çekmesi sonucunu doğuran bir karar olmadığı, mahkemece istemin incelenip dayandırıldığı olgular değerlendirilerek bir karar verilmiş olmasının usule ve Yargıtayın yerleşik içtihatlarına uygun olduğu- "Duruşma gün ve saatinin belirlenmesine ilişkin işlemin bir usul işlemi sayılamayacağı, dolayısıyla somut olayda eski hâle getirme sebeplerinin bulunmadığı, davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karardan sonra mahkemece bu kararın kaldırılarak yargılamaya yeni bir esas numarası üzerinden devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemelerin nihai kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalı vekili tarafından hastalık özüne dayanılarak yasal süresi içerisinde muhtıra gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle; eski hale getirme talebinde bulunulmuşsa da, salt doktor raporunun varlığı yeterli olmayıp, hastalığın kişiyi yapması gereken işlerden alıkoyacak derecede acze düşürmüş olması gerektiği- HMK’nun 97/1. maddesi gereğince; eski hale getirme talebinde bulunurken süresinde yapılamayan işlemin de eski hâle getirme talebinde bulunmak için öngörülen süre içinde yapılması zorunlu olup, davacı tarafından eski hale getirme talebinde bulunulurken nispi temyiz harcı ile temyiz giderlerini yatırmadığı anlaşıldığından, davacının eski hale getirme talebinin reddi ile, verilen kesin süre içerisinde muhtıra gereği yerine getirilmediğinden kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesi gerektiği-
Vekilin -somut bir mazeret olmadan- temyiz yoluna başvurmamasının eski hâle getirme nedeni olamayacağı-
Temyiz dilekçesi 15 günlük yasal süreden sonra verildiğinden reddi gerektiği-
Mahkemece, HMK'nun 33. maddesinde yer alan hukuki tavsifin hakime ait olduğu kuralı uyarınca eski hale getirmeye ilişkin aynı kanunun 95 ve 96. maddeleri nazara alınarak, borçlunun mazereti tartışıldıktan sonra şikayetin süresinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dosyada davacı şirketin iki vekilinin bulunması halinde ve azil ya da istifaya ilişkin belgenin de bulunmadığı bu nedenle iki vekilin de görevinin devam ettiği,  vekillerden birinin doğum yapması ya da hastalanmasının diğer vekilin duruşmalara katılmasına ya da işlemden kaldırılan dava dosyasını yenilemesine engel teşkil etmediği- Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın nihai bir karar olduğu, nihai kararlara karşı temyiz yolu açık olup eski hale getirme talebinde bulunulduğu tarih itibariyle henüz temyiz süresinin dolmadığı, süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen sonuca, nihai kararın temyiz edilmesi suretiyle ulaşılması mümkün olduğundan eski hale getirme talebinde bulunulamayacağı, yargılamadan el çekmiş olan mahkemelerin eski hale getirme yoluyla verdikleri nihai kararı değiştirme ya da ortadan kaldırmalarının da usulen mümkün olmadığı-
  • kayıt gösteriliyor