Davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu oldukları-
Davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacıda dahil bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu oldukları-
Kısıtlıya ait paranın eski vasi S. Y. tarafından bankadan çekilerek harcanmasından kaynaklanan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi-
Bozma sonrası yapılan ıslahla arttırılan miktarı da kapsar şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, diğer yandan mal rejiminin tasfiyesi neticesinde belirlenecek alacağın, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği, eldeki davada davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle istediği ve terekeye ait borç kabul edilen alacak miktarından, dava mirasçılar arasında görüldüğünden, davacı da dahil tüm veresenin miras payları oranında sorumlu oldukları, bu itibarla hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranı dikkate alınarak davalıların sorumlu olduğu miktarın, talep miktarı da göz önünde bulundurularak hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerektiği halde terekeye ait borcun tamamının davalı mirasçılardan tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
En yakın mirasçıların mirası reddetmesi durumunda mahkemece terekenin 4721 sayılı TMK’nın 612. maddesi uyarınca iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verileceği; tasfiye sonunda arta kalan değerler mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği; mirasın murisin anne ve babasına geçmeyeceği-
Sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı isteği-
Davacının murisinin belirtilen isminde bir kardeşinin bulunmadığı, adı geçenin murisin teyzesi olup muristen önce öldüğü ve davalının da murisin teyzesinin oğlu olduğu, TMK. 499/1-3 gereğince davacının, murisin tek mirasçısı olarak kaldığı anlaşıldığından mahkemece, mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Mirasbırakanın eşinin sözleşmeden sonra 2011 yılında öldüğü anlaşılmış olup sözleşme tarihi itibariyle teslime sağ olduğuna ve sözleşmede imzası bulunmadığına göre, 1985 tarihli sözleşmenin taksim sözleşmesi değil miras payının devri sözleşmesi olduğunun kabulü gerekeceği, o halde dayanılan miras payının devri sözleşmesinin anneden gelen miras payını da içerdiğinin söylenemeyeceği, mirasbırakandan eşine intikal eden payda davalının da miras payı oranında hakkı olduğu, durum böyleyken, mahkemece mirasbırakanın mirasından eş/anneye kalan kısım dışında davalının miras payının iptaliyle davacılar adına eşit paylı olarak tesciline karar verilmesi gerektiği-
Henüz 3. kişi konumunda olan (eşinin sağ olması nedeniyle) davalı aleyhine pay oranında açılan davanın dinlenebilme olanağının olmadığı, bu durumda eldeki davanın tüm mirasçılar tarafından ya da miras şirketine TMK. mad. 640 uyarınca atanacak temsilci aracılığıyla açılması gerektiği gözetildiğinde davanın reddedilmesi gerektiği-
Murisin ölüm tarihinde eski kanun yürürlükte olduğundan, 743 s. MK. mad. 444/2 gereğince, murisin mirasçısı olarak davacı eşi ile davalı kardeşleri kaldığından, davacı eşin miras payının 1/4 mülkiyet hakkı ile 1/2 intifa hakkına yönelik olacağı-