TÜRK TİCARET KANUNU > - Ticaret Şirketleri > - Limited Şirket > - Sona Erme ve Ayrılma > - C) Çıkma ve çıkarılma > - IV - Ayrılma akçesi > Madde 642 - 2. Ödeme
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm kısmı olduğu, icra mahkemesince hüküm kısmının yorumlanması veya değiştirilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar borçlular tarafından mahkeme kararı kesinleşmeden ayrılma akçesinin muaccel hale gelmeyeceği iddia edilmiş ise de bu hususun dar yetkili icra mahkemesince incelenemeyeceği, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Protesto çekilmesine gerek olmadan bonodaki aval verene müracaat edilmesinin mümkün olduğu- Takibe konu bono üzerinde teminat için düzenlendiğine ilişkin herhangi bir ibare olmadığından ve bononun teminat senedi olduğu hususunda davacı bir delil de sunmadığından, menfi tespit davasının reddi gerektiği- İcra takibinde bonoya dayalı olarak takip başlatan davalı alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden mahkemece kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinin de doğru görüldüğü- Senette 2 ayrı imzanın varlığı halinde, imzalardan birisinin aval sıfatıyla atılmış olacağı, bunun için isim yazılmasının zorunlu olmadığı-
Takibe konu bonolara ilişkin olarak keşidecisine karşı protesto keşide edilmediği, davalı tarafın tacir olduğu, takibe konu ettiği bonoları kabul ederken keşideciye karşı protesto edilip edilmediğinin araştırılmadan mevcut haliyle kabul ettiği, mevcut durumu bilerek bonoları kabul etmiş bulunması karşısında keşidecisine karşı protestosu bulunmayan bonolara dayanılarak lehtar davalıya karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılabilmesinin mümkün olmadığı, lehtar ve cirantalara karşı müracaat hakkını kaybettiği gerekçeleriyle kararın yerinde olup onanması gerektiği-
Davalının, davacı şirket ortaklığından çıkarılması ve çıkma payının hesaplanması ile şirkete verdiği zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkin davada, davalının çıkarılma payının esas sermaye payının gerçek değerine uygun şekilde ayrılma ile muaccel olacağı gözetilerek ayrılmanın karar ile gerçekleşmesi karşısında karar tarihine en yakın tarihteki gerçek (reel) değerinin tespiti gerektiği-