Adi ortaklığın tasfiyesine dair sözleşme uyarınca tapu iptali ve tescil istemi- Davacının ibraz ettiği tasfiye belgesinin davalı tarafa tebliğ edilmediğinden, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının uygulanabilirliği bulunmadığı- Davalı/karşı davacının bildirilen delillerle kendisinde bulunan tasfiye sözleşmesi uyarınca cevap dilekçesinde "davacının talep ettiği taşınmazın (7) numaralı daire olmadığı" yönünde beyanda bulunduğu, bu nedenle daha sonradan "davacı tarafından ibraz edilen tasfiye sözleşmesine ekleme yapıldığını" ileri sürmesinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği- Davacı tarafından ibraz edilen belgedeki yazının farklı fiziki özellikte bulunduğu, adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında dava konusu dairede hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacı/karşı davalının istinaf başvurusunun tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Cevap dilekçesi vermeyen davalı "aynı zamanda dava konusu emtianın bedelini de inkâr ettiğinden" sadece kusur tespiti yönünden alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalının mandalinanın fiyatını da inkâr etmiş sayılacağı gözetilerek bu hususta da dosya kapsamında yer alan deliller değerlendirilerek inceleme ve araştırma yapılması gerektiği- Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında kusur oranına itiraz etmeyerek sadece "emtianın bozuk olduğunu" ileri sürdüğünden, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürülen bu vakıanın, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve üzerinde durulmasının mümkün olmadığı-
Bir senedin fotokopisinin, usul hukuku anlamında "senet" olmadığı- Somut olayda davalı sözleşmeyi inkar ettiğine göre sözleşmenin varlığının ispatının bundan lehine sonuç çıkartan tarafa yani davacıya ait olacağı- Mahkemece davacı tarafa sözleşmenin aslını sunması için kesin süre verilmesi, bu süre içinde sözleşme aslı sunulamaz ise davacının iddiasını ispatlayamadığı yani yazılı sözleşmenin bulunmadığının kabul edilmesi, sunulur ise belge aslı üzerinde imza incelemesi yapılması için konusunda uzman bir bilirkişi tayin edilmesi gerekeceği-
Tanık listesi HMK. mad. 121 anlamında yazılı delil olmadığından, davalının cevap dilekçesinde tanık deliline dayandığını bildirmesi yeterli olup tanıkların isimlerini cevap dilekçesinde bildirmek veya tanık listesini cevap dilekçesine ekli olarak vermek zorunda olmadığı ve HMK. mad. 137 uyarınca davalıya tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi için süre verilerek, tanıkların celbi ile dinlenmeleri gerektiği- Davalı alacaklı tarafça delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlar yönünden somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediği kabul edilmiş ise de; HMK mad. 119/1-e ve 194 gereğince somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, önce hakimin davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini (yeni bir vakıa meydana getirmeden, sadece mevcut vakıa kapsamında) davalıdan istenmesi ile, yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerektiği-
Cevap dilekçesinde herhangi bir delil (HMK. mad. 129/1-e) sunmayan ve sonradan delil gösterilebilmesi için (HMK. mad. 145. maddesinde) belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davalıya delil bildirmesi için süre verilemeyeceği- TMK. mad. 181/2 uyarınca, ölen eşin mirasçılarının kusur tespiti yönünden davaya devam edebilecekleri- "Bozma kararının boşanma davasına ilişkin olduğu, ancak bozma sonrası davacının ölümü nedeniyle boşanma davasının konusuz kaldığı ve mahkemece de kabul gördüğü üzere boşanma hakkında hüküm oluşturulmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu ve bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Özel Daireye ait olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı kadın, dava dilekçesinde nüfus kaydından başka herhangi bir delile dayanmadığından, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağı ve davacı kadının süresinde bildirmediği tanığının beyanlarının, kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Tarafların dava dilekçesi veya cevap dilekçesi ile vakıalara ve tanık deliline dayanmaları halinde her bir tanığın ayrı ayrı hangi maddi vakıaya tanıklık ettiğini yazılı olarak bildirmemeleri durumunda her bir tanığın dayanılan bütün vakıalar hakkında beyanda bulunacağının kabulü gerektiği-
Davacı, dava dilekçesinde nüfus kaydından başka herhangi bir delile dayanmadığından, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen sürenin de sonuç doğurmayacağı ve davacının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanlarının dikkate alınamayacağı-
Trafik kazasında yaralanan ve malul kalan davacının işgöremezlik tazminatı istemine ilişkin davada, mahkemece, kaza tarihi itibariyle geçerli bir trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı ve zararın ZMSS poliçesi teminatı içinde kalmadığının kabulü ile davalı sigorta şirketi hakkında açılan davanın esasına girilmeksizin husumetten reddi gerekeceği- 6100 sayılı HMK'nun 331/2 maddesi uyarınca, görevsizlik kararı verilen mahkemedeki vekalet ücretinin görevli mahkemede hüküm altına alınması gerekeceği-
Davacı dava dilekçesinde herhangi bir delile dayanmadığından, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağı ve davacının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor