Sanık adına çıkartılan duruşma davetiyesinin “gösterilen adreste muhatabın bulunmaması” ve tebliğ memurunun “muhatabın ne sebeple adreste bulunmadığını” belirtmemesi halinde ve ayrıca “yapılan tebligatın okunaksız olduğu”nun anlaşılması durumunda; yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı-
Sanığa ait mal beyanı dilekçesindeki, "....Şu anda parasal durumum iyi değil, ödeyecek durumum yoktur, ileriye doğru taksitler halinde ödemeye çalışacağım..." şeklindeki beyanının borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmeye yönelik olduğu-
Sanığın mal bildiriminin, yaşam tarzına göre geçim kaynak ve olanakları ile takip konusu borcun ne şekilde ödeneceğini içermemesi nedeniyle İcra ve İflas Kanununun 74 üncü maddesinde düzenlenen şartları taşıdığından söz edilemeyeceğinden, atılı suçun da oluşmayacağı-
İlamsız icra takiplerinde süresi içinde borca itiraz edilmesi halinde, mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığı; ancak “itirazın iptaline” veya “kesin ya da geçici kaldırılmasına” ilişkin kararın tebliğ veya tefhiminden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunulması gerekeceği-
Sahip olduğu taşınır ve taşınmaz malları hakkında (bunların değerlerini de belirterek) ayrıntılı bilgi içermeyen ve yaşam tarzına göre geçim kaynaklarını, borcunu ne şekilde ödeyeceğini açıkça dilekçesinde belirtmeyen borçlunun bu eyleminin «mal beyanında bulunmama» suçunu (İİK. 337) oluşturacağı–
Ödeme (icra) emrinin Tebligat Kanununa uygun olarak tebliğ edilmiş olması halinde, borçlunun şahsına tebligat yapılmamış olsa dahi, mal beyanında bulunma yükümlülüğünün doğacağı–
İİK'nun 74. maddesinin içeriğine uygun beyanı içermeyen (örneğin; 'yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını açıklamayan'; 'her türlü kazanç ve gelirine göre takip konusu borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmeyen'; 'gerek kendisinde ve gerekse üçüncü kişilerde bulunan mal, hak ve alacaklarından borcuna yetecek miktarı bildirmeyen') beyanların 'gerçeğe aykırı beyanda bulunma' suçunu oluşturmayacağı–
Toplam borç miktarının -suç tarihi itibariyle- brüt asgari ücretin altında olduğu durumlarda -alacaklının, «borçlunun haczi kâbil mallarını bildiği» farzedilerek- borçlunun mal beyanında bulunmaması halinde mahkumiyet kararı verilemeyeceği -İİK. mad. 337/I. c: 2 uyarınca bu durumda «ceza tayinine mahal olmadığına» karar verileceği–