Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasındaki uyuşmazlığın yersiz sağlık giderine ilişkin 5.164,71TL tutarındaki miktar yönünden davanın reddi gerekip gerekmediği noktasında toplandığı dikkate alındığında; Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilebilirlik sınırının altında kaldığından, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
5510 sayılı Yasa'nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkin davada 5510 sayılı yasanın 56. maddesinde boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden; gerek kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin veyahut samimiliğinin araştırılıp ortaya konulmasının söz konusu olmaması gerektiği- Boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma, irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulamasının yapılmaması gerektiği- Kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı- Boşanma tarihi itibariyle gerçek-samimi boşanma iradelerine sahip olan veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008'den itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin-aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunduğu- Gelirin-aylığın kesilme tarihi ile kurumun geri alım (istirdat) hakkı hususunda ise eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme-başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir-aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemelerin yasal dayanaktan yoksun-yersiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiği için eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemesi, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkukunun söz konusu olmaması gerektiği- Birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda da işbu madde hükmünün uygulanacağı- Herhangi bir kapsamda genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamında sağlık yardımlarından yararlanma hakkı bulunmayan kişiler 5510 sayılı Kanunun 60.maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilmekte olup, anılan kapsamda tescil edilen bu kişilerin tescil tarihinden itibaren yerleşim yerlerinin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat ederek gelir testi yaptırmaları gerektiği- 5510 sayılı Kanunun 60/1-g bendi ile artık herkesin genel sağlık sigortası kapsamına alındığı ve her durumda sağlık hizmeti alabileceğini düşünmenin hatalı olduğu- Koşulları taşımayan kişinin sağlık hizmeti alamayacağı ve koşulları Kurum sağlayabilirdi mantığıyla (davacının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olması) Kurum’un yersiz tedavi giderlerini tahsil imkanının engellenmesinin hem sosyal güvenlik sistemini aksatacak bir durum olup hem de yasa koyucunun amacını aşar mahiyette olduğu-
Genel sağlık sigortasının başlangıcı için bildirim ve tescilin gerekli olduğu; ancak bazı grupların bildirimine gerek kalmadan kendiliğinden tescil edileceği, bazı grupların ise bir ay içinde başvuru şartının getirildiği, tescili yapılan grupların ise gelirlerine göre genel sağlık sigortası primi ödemeleri gerektiği- Herkesin genel sağlık sigortası kapsamına alındığı ve her durumda sağlık hizmeti alabileceği kanısının hatalı olduğu-
5510 s. Kanun madde 60/1 (a) kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanacağı; bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılacağı- Lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocukların, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri; 4/1 (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam edeceği- 5510 sayılı yasanın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş ise de, eldeki davada davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan yasanın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunu bilemeyeceğinden, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı- Mahkemenin fiili birlikteliğe yönelik tespiti ve yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının davacıdan tahsili yönündeki kararı doğru ise de, 20.03.2010-06.01.2014 dönemi bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği; 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderlerinin davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğu gözönüne alındığında, belirtilen giderler genel sağlık sigortalısı sayılan hak sahibinden talep edilemeyeceği-
Yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıkları ve tedavi giderlerinin davalıdan yasal faizi ile geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemi- Yersiz sağlık giderleri yönünden mahkemece, davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılıp sayılmayacağı araştırılarak bu Kanunun geçici 45. maddesi de gözetilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması, davalının anılan kapsama girdiğinin anlaşılması halinde tedavi giderleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali, icra takibinin devamı ile Kurum zararının tazmini istemi-
5510 s. Kanun madde 60/1 (a) kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanacağı; bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılacağı- Lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocukların, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri; 4/1 (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam edeceği- 5510 sayılı yasanın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş ise de, eldeki davada davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan yasanın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunu bilemeyeceğinden, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı- Mahkemenin fiili birlikteliğe yönelik tespiti ve yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının davacıdan tahsili yönündeki kararı doğru ise de, 24.10.2008-23.10.2011 dönemi bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği-
Hak sahibi konumundaki davalıya bağlanan ölüm aylığının kesilmesi ve yersiz ödenen aylık ve tedavi gideri yönünden borç tahakkuku üzerine açılan menfi tespit ve birleşen davada itirazın iptali istemi-
5510 sayılı yasanın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş olup, eldeki davada davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa da anılan yasanın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunu bilemeyeceğinden, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı- Mahkemece fiili birlikteliğe yönelik tespiti ve yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının tahsili yönündeki kurum işleminin iptali talebinin reddine karar verilmesi doğru ise de, 01.11.2008-30.06.2014 dönemi bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderlerinin, anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği- 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderleri ise davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarını bilemeyeceği gözönüne alındığında, belirtilen giderlerin genel sağlık sigortalısı sayılan hak sahibinden talep edilemeyeceği-
Ekim 2008-26.06.2012 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yersiz sağlık ödemeleriyle ilgili talep yönünden, mahkemece belirlenen dönem bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderlerinin, 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği- 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme bulunduğu, anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz ettiği- İnceleme konusu davaya ilişkin olarak; öncelikle davalı ile boşandığı eşinin fiili beraberliğinin ortaya konulmasında, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu denetmen raporunun göz önünde bulundurulması, söz konusu raporda ifadelerine başvurulan kişilerle mahkemece dinlenen tanıkların beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, dosya içindeki belgelerden dava konusu dönemin bir bölümünde davalının boşandığı eşinin yurtdışına çıkış kayıtlarının mevcut olduğu görülmekle şahsın yurtdışında bulunduğu süre şüpheye mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi, bu dönemde davalının boşandığı eşinin adres hareketlerindeki değişikliklerinin nasıl yapıldığının araştırılması, talebe konu dönemle ilgili yeniden detaylı bir kolluk araştırması yapılarak dosyada mevcut kolluk raporunda belirtilen tarafların beraber yaşadıkları tespit edilen sürenin nasıl tespit edildiğinin açıklanması, davacı ve eşinin boşanma sonrası müşterek çocuklarının velayeti ile baba ve çocuklar arasında şahsi ilişkinin nasıl tesis ettirildiğinin belirlenmesi, davacı ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula sisteminde kayıtlarda görülen adreslerinin ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılması ve bu suretle kurum kontrol memuru raporunun aksinin ispat edilip edilmediği hususu belirlenerek boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra hüküm kurulması gerektiği-