Erteleme istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir kararı kapsamayan veya yasal gerekçe gösterilmeyen hükümlere karşı yasaya aykırılıkta bulunulduğundan sözedilerek CMUK 343'deki yetki ile adalet bakanlığınca verilen yazılı emre dayalı ihbarnamenin kabule değer yanı olmadığı-
Yasa çerçevesinde tutuklandığı suçtan beraat eden sanığın yasa dışı yakalanan ya da tutuklanan kişilere tazminat verilmesine ilişkin hüküm uyarınca açtığı tazminat davasına bakan mahkeme, Yargıtay’dan geçmeden kesinleşen beraat kararını incelemeye yetkili olmadığı-
TCK.nun 59 uncu maddesinde yazılı takdiri indirim koşullarıyla, TCK.nun 89 ve 647 sayılı Yasanın 6 ncı maddesindeki cezanın ertelenmesini gerektiren koşulların birbirinden bağımsız, yargısal şahsileştirme müesseseleri olduğu, ancak mahkemece TCK. nun 59 uncu maddesiyle indirim yapılırken aynı Kanunun 89 ve 647 sayılı Yasanın 6 ncı maddesindeki unsurların tamamı esas alınmayla, bunun ertelemeyi de gerektireceği- Anayasanın 135 inci maddesinin son fıkrası ve CMUK.nun 32 net maddesinde yer alan bağlayıcı, açık hükümler karşısında TCK.nun 89 ve 647 sayılı Yasanın 6 ncı maddelerinde yazılı erteleme isteğinin reddi halinde de mahkemenin yasal bir gerekçe göstermeye zorunlu bulunduğu-
Yasa dışı yakalanan veya tutuklananlara tazminat verilmesi hakkındaki 466 sayılı Yasanın uygulanması yönünden yerel mahkemelerce sanıkların yokluğunda hükmolunan beraat kararları ile Yargıtay'ca onanan ya da CMUK.nun 322. maddesi uyarınca verilen beraat kararlarının ilgili sanıklara tebliği gerekli olup, bu durumda sözü edilen 466 sayılı Yasanın 2. maddesinde tazminat isteminde bulunmak için gösterilen 3 aylık sürenin, tebliğ tarihinden başlayacağı-
Yargıtay yoluna gidilmeden kesinleşen beraat ve mahkumiyet hükümlerinin, esası çözümleyen kararlardan olduğu ve bunlar hakkında adalet bakanlığınca yazılı emir verileceği daha önce içtihadı birleştirme kararlarında kabul edilmiş olmasına göre, aynı konuda yeniden içtihadı birleştirme yoluna gidilmesine gerek olmadığı-
Duruşmadan vareste tutulmanın sanığın sorgusunun yapılmasına gerek olmadığı anlamını taşıyamayacağına ve usul hukukumuzun ilke olarak sanığın yokluğunda yargılama yapılmasını kabul etmemiş bulunmasına ve ceza davalarında sanığın hazır bulundurulması mecburiyetinin sanığın savunma hakkını koruma amacını gütmesine göre ağır cezalı suçların maadasında duruşmadan vareste tutulmasına karar verilen sanığın daha önce sulh veya sorgu hakimi tarafından sorguya çekilmiş olsa bile mahkemenin kaza çevresi haricinde ise istinabe suretiyle sorguya çekilmesinin zorunlu olduğu-
Kanun dışı yakalanan ya da tutuklanan kişilere tazminat verilmesi hakkındaki yasaya göre mahkemelerce tazminata hükmolunması durumunda hazineye nispi harç yükletilemeyeceği-
647 sayılı yasanın 19. Maddesinin 1712 sayılı yasa ile değişmesinden önce cezaevinden kaçan ve üçte iki nisbetindeki cezasını da çekmiş bulunan hükümlülerin şartla salıverilebilmeleri için sonradan getirilen beşte dört oranındaki ceza çekme hükmünün uygulanamayacağı- Hükümlülerin iyi halliliğinin yasa ve infaz tüzüğüne göre düşünüleceği-
Bir eylem için uygulanacak yasa maddesinde kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza ya da para cezasından birinin öngörüldüğü durumlarda mahkemece para cezası verilmeyerek, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza verilmişse bu cezanın 647 sayılı yasanın 4/1. Maddesi uyarınca para cezasına çevrilmesi olanağının olduğu-
Kanun dış tutuklanma nedeniyle tazminat istenmesi durumunda davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-