Sahte profil oluşturup paylaşımlarda bulunmak veya kişi profillerinde hesap sahibinin bilgisi, muvafakatı ve izni olmaksızın yapılan paylaşımların delil olarak sunulması halinde, bunların 6100 Sayılı HMK'nun 189/2. maddesi kapsamında hukuka aykırı delil kabul edilmesi gerektiği- Nafakanın artırılması talebi için taraflarca bildirilen delillerin usulünce toplanması ve ulaşılacak sonuca göre istem hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Hayatın gizli alanının bir delil elde etme yasağı teşkil edeceği-
Yasak delilin kapsamına hukuka aykırı bir şekilde yaratılan deliller ile hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen deliller girdiğinden artık bu kapsamda kabul edilen delillerin hiç bir şekilde hukuka uygun ve meşru bir delil olarak kabul edilemeyeceği- Nafaka alacaklısı olan davalının, tanık olarak dinlenen şarkıcıya ait şarkının klip çekimi nedeniyle bir oyuncu ile birlikte yer aldığı çekim görüntülerinin, (klibin yayınlanmasından vazgeçilmesi üzerine) davacı nafaka yükümlüsü tarafından hukuka aykırı olarak elde edilmiş olduğu- Hukuka aykırı olarak elde edilen klip görüntülerinin, paylaşımlarının yapıldığı sosyal medya hesaplarının kendisine ait olduğu hususu da davalı tarafından kabul edilmediği gibi, davacı taraf sosyal medya hesaplarının (Facebook/WhatsApp) ve bu hesaplardaki paylaşımlarında davalı tarafından yapıldığı hususunu da ispatlayamamış olup, sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların, ancak hesabın sahibi veya aynı paylaşım ortamında (facebook/WhatsApp) bulunan kişilerce delil olarak kullanımının mümkün olduğu; sahte profil oluşturup paylaşımlarda bulunmak veya kişi profillerinde hesap sahibinin bilgisi, muvafakatı ve izni olmaksızın yapılan paylaşımların delil olarak sunulması halinde, bunların HMK. mad. 189/2 kapsamında hukuka aykırı delil kabul edilmesi gerektiği- Davacı nafaka yükümlüsü tarafından sunulan delillerin bir bölümünün hukuka aykırı olarak elde edilmiş olduğu, diğer delillerin ise hukuka aykırı bir şekilde yaratılmış olduğu gözetilerek, nafakanın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Nafaka alacaklısı davacı, boşanma davasında hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının aradan geçen süreç içerisinde yetersiz hale geldiğini ileri sürerek, nafakanın artırılmasını istemiş olup mahkemece; birleşen davada taraflarca bildirilen delillerin usulünce toplanması ve ulaşılacak sonuca göre istem hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
5510 sayılı Kanun'un 56/2. maddesine dayalı olarak Kurum tarafından açılan yersiz ödenen aylıkların geri alınması talebine ilişkin davalar ile hak sahibi tarafından açılan Kurum işleminin iptali ve aylık bağlanması talebine ilişkin davalarda özellikle boşanılan eşle kurulan ilişkinin "fiili olarak birlikte yaşama olgusu" kapsamında yer alıp almadığının, ilişkinin niteliğinin ve başlangıç tarihinin açıkça ortaya konulması gerekeceği-
Davalı işverenin sunduğu fazla çalışma durumunu gösterir çizelge davacının imzasını içermediği için bu belge davacı aleyhine değerlendirilemeyeceğinden, davacının fazla mesai iddiasının tanık beyanlarına göre değerlendirilip, fazla çalışmasının hesaplanması için ek bilirkişi raporu aldırılıp sonucuna göre karar verileceği-
Yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davada, mahkemece "varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınması, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılması, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yerinin saptanması, özellikle davalının boşanmış olduğu eşiyle tekrar evlenmiş olması, boşanılan eşin denetmen raporunda birlikte yaşadıklarına dair beyanı dikkate alınarak bu dönem yönünden de değerlendirme yapılarak 'boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama' olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerektiği"-
5510 s. K.'nun 56/son maddesinde, boşanmanın amacına yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin araştırılmasının söz konusu olmadığı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulanmasının mümkün olmadığı, bu maddeyle boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusunun, gelir veya aylıktan kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiş olduğu, boşandığı eşle fiilen birlikte yaşamaya kişiyi sürükleyen etkenin niteliği ve türünün, hukuk düzeni açısından önem taşımadığı, hakkın kötüye kullanılması hangi dürtüyle (saikle) ortaya çıkarsa çıksın hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
Kira ilişkisinin varlığını ispat külfetinin davacılara ait olduğu, yazılı delillerle kiracılık ilişkisini kanıtlayamazlarsa delil listesinde “yemin” ibaresinin bulunmasına göre davacıya açıkça taraflar arasında kira ilişkisi bulunup bulunmadığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması gerekeceği-
Davalı tarafın davacının dayandığı ilk sözleşme gereği edimlerin kendisi tarafından yerine getirildiğini ispatlayamadığı, borç ifa edilmediğinden başka kişiye yaptırılan iş nedeniyle doğan zararını davacının talep edebileceği, ancak zararın varlığını ve miktarını davacının ispatlaması gerektiği-Taraflar arasında iş bedelini belirleyen yazılı sözleşmenin bulunmaması ve tarafların bedelde uyuşamamaları durumunda iş bedeli, eserin yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine göre hesaplanması gerekeceği-
Evlilik birliği içinde maruz kaldığı bu ilişkileri başka türlü ve şekilde ispat etme olanağı bulunmayan davacının, kendi telefonundan eşiyle yaptığı görüşmeyi, eşinin bilgisi dışında kayıt altına almasında hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği- Yaşadığı olayların davacının ruhsal dünyasında yarattığı travma ve üzerinde bıraktığı etki nazara alındığında, evliliğin bundan sonra da devam etmiş olması “af” olarak değerlendirilemeyeceği-
Davaya konu bonoda "malen" ibaresi bulunduğuna göre, böyle bir bonoda malın teslim alındığının, borçlu tarafından ikrar edilmiş olduğu; alacaklının teslim ettiğini kanıtlama yükümlülüğünün olmadığı; yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini kanıtlama yükümlülüğünün borçluya ait olduğu- Kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin açılan davada; senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı-borçlunun takibe konulan bononun muvazaa nedeniyle verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerektiği- Davacı şirket, senedin (bononun) keşidecisi, davalı da lehtarı bulunduğuna göre, senedin tarafı olan davacı üçüncü kişi olmadığından, muvazaa iddiasını tanıkla değil, usulün öngördüğü biçimde yazılı delille ispatlaması gerektiği- Bononun düzenleme ve vade tarihi dikkate alındığında salt bir (1) gün vadeli olmasının, senedin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı- Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, menfi tespit davasında, davacı-borçlunun takibe konulan bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor