MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU HAKKINDA KANUN > - Milletlerarası Özel Hukuk > - Genel Hükümler > Madde 6 - TÜRK HUKUKUNUN DOĞRUDAN UYGULANAN KURALLARI
Madde Listesi Madde 6 - TÜRK HUKUKUNUN DOĞRUDAN UYGULANAN KURALLARI
Konişmento da yer alan yetki ilk itirazı incelendiğinde; yetkili mahkemenin m.10/3'e göre ... numaralı konişmento da yer alan ve milletlerarası yetki kaydını içeren konişmento kuralının genel işlem şartı niteliğinde bulunduğu, buradaki genel işlem şartının, ticari nitelikte olsa da, denetime tabi olduğu, söz konusu denetim gerek tüketici gerekse de ticari nitelikteki genel işlem şartlarına uygulandığı, somut olayda yabancılık unsurunun bulunması da, kamu düzeni ile ilgili bulunan söz konusu hükümlerin uygulanmasını engellemediği, zira iç hukukta sözleşmeler için getirilmiş olan ve kamu yararı açısından önemli olan hükümlerin Türkiye’de yabancı bir hukuka tabi olan sözleşmelere de doğrudan uygulandığı-Somut olaydaki yetki kaydının geçerli olduğu kabul edildiğinde, söz konusu konşimento tahtında ortaya çıkan her türlü uyuşmazlıkta davacının yükle ilgilinin Londra mahkemelerine başvurması gerekeceği, bu halde yetki kaydının geçersiz sayılmasına sebep olacağı, dürüstlük kuralına göre, söz konusu yetki şartının geçerli olması Türkiye’de bulunan ihracatçı firmalar açısından açık bir dengesizlik yarattığı- Konşimentolardaki yetki tahkim kayıtları açısından içerik denetimi hâli hazırda kabul gören ve uygulanan bir yol olduğu, ayrıca, konişmentoda yer alan yetki kaydı incelendiğinde "Tüccarın açtığı herhangi bir davanın ve taşıyıcının açtığı herhangi bir davanın Londro Yüksek Mahkemesi'nin inhisari yetkisinde olduğu ve İngiliz kanunlarına tabi olduğunun kabul edildiği-Navlun veya tüccarın taşıyıcıya ödemesi gereken herhangi bir diğer tutarla ilgili herhangi bir anlaşmazlık durumunda, taşıyıcı seçim hakkı kendisinde olmak üzere belirtilen ülkelerde ya da yükleme limanı, boşaltma limanı, teslim yerinin bulunduğu ülkede veya tüccarın ticari faaliyetinin bulunduğu herhangi bir yerde tüccar aleyhine dava açabilir." bu kaydın her iki taraf için belirli bir mahkemeyi yetkili kılmadığı, taraflardan birinin menfaatlerinin üstün tutulduğu ve karşılıklı dengenin bulunmadığı bir mahkeme seçimi yapıldığı görüldüğü, bu tür yetki kayıtları “Asimetrik Yetki Kaydı” olarak anıldığı, bu tür kayıtların mahkemenin belirli olmaması sebebiyle geçerli olarak kabul edilmediği, ayrıca bu durum, genel işlem şartı denetimi dışında ortaya çıktığı, mahkemeye sunulan asimetrik yetki kaydının geçersizliği için genel işlem şartı denetimine başvurmaya dahi gerek olmadığı-
Davacı ile davalı işveren arasında ilk dönem imzalanan 22.04.2009 tarihli yurt dışı iş sözleşmesinde aylık temel ücretin Umman yasalarına göre ödeneceğinin belirtildiği, yine sözleşmenin 16. maddesinde de çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun ifade edildiği anlaşıldığından tarafların bu sözleşmede hukuk seçimi anlaşması yaptıkları- Taraflar arasında MÖHUK’un 27/1 hükmü kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlığa Umman hukukunun uygulanması gerektiği- İkinci dönem için ise taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından en sıkı ilişkili hukukun belirlenerek hüküm kurulması gerektiği- Umman hukuku, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere aynı zamanda mutad işyeri hukuku olduğundan gerekirse Umman hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması gerekli iken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu- Primlerin kıdem ve ihbar tazminatına esas giydirilmiş ücretin belirlenmesinde dikkate alınabildiği- Ancak diğer alacakların çıplak brüt ücretten hesaplanması gerektiği- Diğer alacaklara ilişkin hesaplamaların primler çıkartılıp kalan temel ücret esas alınarak yapılması gerekirken dönemler halinde primler dahil bordro toplamı esas alınarak yapılmasının isabetsiz olduğu-
Davacı işçinin, bütün çalışmaları yurt dışında geçtiğinden iş ilişkisinde yabancılık unsuru mevcut olmakla birlikte taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesinde hüküm bulunmayan çalışma dönemleri yönünden Türk Hukukunun (4857 s. İş Kanununun) uygulanması, tarafların hukuk seçimi yaptıkları yurt dışı iş sözleşmesi uyarınca, davacının 15.11.2011-28.08.2013 tarihleri arasında Umman'da geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Umman Hukukunun ve 26.11.2013-20.10.2015 tarihleri arasında Irak'ta geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Irak Hukukunun uygulanması gerektiği, Türk Hukuku uygulanmak suretiyle sonuca gidilemeyeceği- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığı ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de, söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığından ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı-"Hukuk seçiminin iş sözleşmelerinin özel niteliği gereği zayıf taraf olan işçiyi korumak amacıyla ancak işçi lehine olmak kaydıyla sınırlı olarak tanındığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde seçilen hukuka ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olup matbu hazırlandığı, sözleşme hazırlanırken sözleşmenin yapılması sırasında karşı taraf olan işçiye uyuşmazlığa seçilen hukukun uygulanacağı hakkında açıkça bilgi verilmediği, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlanmadığı ve işçinin bu koşulları açıkça kabul ettiğinin belirtilmediği, bu nedenle taraflar için bağlayıcılığı olmayacağı, TBK 21 uyarınca yazılmamış sayılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- "Yerleşmiş içtihattan dönülmesi, ancak içtihatların birleştirilmesi yoluyla mümkün olduğundan HGKnun öncelikle içtihatların birleştirilmesi yoluna başvurması gerektiği, bu aşamada esastan inceleme yapılmasının mümkün olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-