İstinaf dilekçesinin Bölge Adliye Mahkemesi'nce -HMK m. 341/2, 346 ve 352/1 kapsamında- reddine karar verilmesinin ardından, -22.07.2020 T. ve 7251 s. K. m. 53 ile- 3402 s. Kadastro Kanunu’na eklenen ek m. 6 hükmünün yürürlüğe girmiş olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen kararın, temyiz kanun yolu aşamasında yürürlüğe giren bu hükmü karşısında miktar itibariyle kesin hüküm niteliğine haiz olduğunun söylenemeyeceği, bu karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğu- "3402 s. Kanun'un ek madde 6 hükmünün geçmişe etkili olarak düzenlenmediği, HMK m. 448 kapsamında ilk derece mahkemesince kararın verilmesi ile usul işleminin tamamlandığı, kararın verildiği tarihte miktar itibariyle kesin olduğu, dolayısıyla istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı, temyiz sınırı bakımından taşınmazlarla ilgili bir ayrımın mevcut olmadığı, kesin olan bir kararın doğuracağı usuli kazanılmış hakkın nazara alınması gerektiği, kanun koyucu tarafından tanınmayan kanun yoluna başvuru hakkının yargı kararlarıyla tanınamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı vekiline elektronik tebligat yoluyla 18.04.2023 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz harçlarının 02.05.2023 tarihinde yatırıldığı, davacı tarafından verilen temyiz dilekçesinin elektronik imza ile imzalanma tarihinin ise 03.05.2023 olduğu- Özel Daire kararının davacı vekiline 18.04.2023 tarihinde tebliğ edilmesiyle başlayan iki haftalık temyiz süresi 02.05.2023 tarihinde sona ermiş olup, davacının temyiz harçlarını süresinde yatırmasının yeterli olmadığı, temyiz dilekçesinin de süresinde verilmesi ve kaydedilmesi gerektiği- Davacının temyiz dilekçesini UYAP üzerinden 03.05.2023 tarihinde elektronik imza ile imzaladığı görüldüğünden temyiz başvurusunun süresinde olmadığı- "Öncelikle temyiz dilekçesinin süre yönünden incelenmesinin mümkün olmadığı, kararın kesin olmadığı sonucuna varıldığı takdirde başvurunun süresi içinde yapılıp yapılmadığının değerlendirileceği, öncelikle temyize konu kararın miktar itibari ile temyizi kabil olup olmadığının incelenmesi ve temyiz başvurusunun miktardan reddine karar verilmesi gerektiği görüşünün" HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Asıl ve karşı davaların yargılamaları birlikte yürütülmekte olup, her dava bağımsız karakterini koruduğundan temyiz sınırının da buna göre belirleneceği- İade faturalarının davaya konu ayıplı ürünlere ilişkin olduğuna dair karşı davacının bir beyanı bulunmadığından ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin başlangıç tarihi düzenlenen faturalardan anlaşıldığından, davaya konu ürünler için iade faturalarının sadece karşı davacı tarafından dayanılıp sunulan faturalar olduğunun nazara alınması gerektiği-
Davacıların desteğinin meslek lisesi torna tefsiye bölümü mezunu olduğu-Tanık beyanlarına göre hafta sonları mesleğine uygun ek işler yaptığı anlaşılmakla; gelirinin asgari ücretin 1,5 katı olarak kabulü ile destek tazminatı hesabı yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-Kararın bu nedenle bozulması gerektiği-
  • kayıt gösteriliyor