Taraflar arasında satım sözleşmesinde satış bedelinin davacı tarafından peşin ödendiği uyuşmazlık konusu olmadığı, somut olayda taraflar arasındaki sözleşmelerde vade bulunduğu, 16.01.2013 tarihli sözleşmede ürünlerin en fazla üç ay içerisinde, 03.11.2014 tarihli sözleşmede ise ürünlerin en fazla on iki hafta içerisinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından delil olarak sunulan sipariş fişlerinde, emtianın sipariş ve ithalat tarihleri dikkate alındığında, dava konusu emtianın ilk sözleşme kapsamında sipariş edildiği anlaşıldığı, satıcı malları teslim almak konusunda davacı alıcıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir kanıt sunmadığı, emtianın teslim edildiğini veya teslime hazır halde bekletilmesine rağmen davacı alıcının isteği ile teslim alınmadığını ispat yükü davalı satıcıda olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Direnme yolu ile HGK önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanarak asıl ve birleşen davada davacıların, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek nama ifaya izin ve yetki verilmesini talep ettiği olayda; yapı denetim hizmet bedeli ve sigorta prim borcunun nama ifa kapsamında kabul edilip edilmeyeceği, mahkemece arsa sahiplerine nama ifaya izin verilirken iki numaralı bağımsız bölümün satışına karar verilmesinin yeterli olup olmadığı ve talep edilen her iki bağımsız bölümün satışı ile satış bedelinden nama ifasına izin verilen tutarın ödenmesine karar verilmesinin gerekip gerekmediği, nama ifaya ilişkin kurulan hükmün infaza elverişli nitelikte olup olmadığı-
Davacı tarafından her ne kadar bir malın yerine başka bir malın teslim edildiği başka bir anlatımla aliud teslim olduğu ileri sürülse de bunun varlığını kanıtlayacak herhangi bir delil dosyada bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki protokol ve asıl sözleşmede, davacıya yapılacak ödemelerin ifa yeri bakımından bir açıklık bulunmadığından ,eBK mad. 73 dairesinde, davalının borç ödemesini, davacının ikametgahında ve doğrudan (elden) kendisine yapması gerektiği- Bizzat davalı delilleri arasında bulunan tutanaktan da anlaşılacağı üzere, savunmasının aksine davalı yanın, borcun ifası bakımından davacının konutunda yahut işyerinde bir ödemesinden yahut ödeme teklifinden söz edilemeyeceği- Davalının bir kısım mahsup işleminin yerinde olmadığı anlaşılmakla, varılan bu sonuç dairesinde, borçlunun yaptığı ödeme teklifinin de, kanunun kullandığı deyimle, usul dairesinde bir ödeme teklifi mahiyetinde olmadığı, alacaklının kısmi ödemeyi reddetmiş olması halinde dahi alacaklı temerrüdünün koşullarının bulunmadığı- Bir an için aksinin kabulü halinde dahi, davalının, eBK. mad. 91 çerçevesinde, borcunu mahkemece tayin edilen bir mahalle de tevdi etmediği anlaşıldığında, Yargıtayın benzer bir konuyla ilgili verdiği kararda da zikredildiği ve davacının, dosyaya yansıyan ekstreden de anlaşılacağı üzere uzun süredir işlem görmeyen banka hesabını kontrol etme yükümlülüğü bulunmaması nedeniyle, hukuken, davalı borçlunun icra takibinden önce takip konusu borcunun kısmen yahut tamamen ödendiğinin kabul edilemeyeceği- Mahkemece, davalının yaptığı ve kısmi nitelikte olduğu anlaşılan ödemeyi öncelikle faiz ve masraflardan düşerek sonuca varılması gerektiği- Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinde ve düzenlenen tasfiye protokolünde davacının tahsil edilemeyen faturalardan kaynaklanan sorumluluğunun bulunduğu ve tasfiye protokolüne rağmen bu sorumluluğun takip tarihi itibariyle de halen var olduğunun kabulü gerektiği- Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda, sadece dönemsellik ilkesi bakımından davalı yanın mahsubunun yerinde olmadığı açıklanmışsa da, davacının alacağından davalı tarafından tahsil edilemeyen taşıma bedellerine ilişkin olarak mahsup edilen bu kalemin dönemsellik ilkesi ile bir ilgisi bulunmadığından, davalının savunmasının, her iki taraf defterleri de incelenerek, yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre davalının mahsuba haklı olup olmadığı, haklı ise ne miktarda mahsup cihetine gidebileceği belirlenerek hüküm kurulması gerektiği-
Dava dışı anonim şirkete ait hisse (çıplak pay) devir işlemlerinin geçersizliği ile davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde hisse bedellerinin tahsili istemine ilişkin davada, dava konusu hisselerin senede bağlanmamış ve bedelinin tamamı ödenmiş çıplak paylar olduğu, bunların devrinin alacağın temliki hükümlerine göre yapılması gerektiği, dava konusu hisse devirlerinin geçersizliği ile davacı adına tescili istemli işbu davanın açıldığı tarihten karar tarihine kadar davalı tarafından 1568 adet hisse devrinin yapılmadığı anlaşıldığı, alacaklının temerrüdü şartlarının oluşmadığı, TBK. 107. maddesi uyarınca borçlunun borcundan kurtulabilmesi için gerekli olan tevdi mahallinin de belirlenmediği anlaşıldığından 1568 adet hisse karşılığı olan bedelin davacıya iadesine karar verilmesi gerektiği-
El atmanın önlenmesi-ecrimisil davasında, davalının davacıya sattığı taşınmazdaki mermer silme ve işleme makinesini ihtara rağmen teslim almadığı, davalının anılan makinede 1/2 hissedar olup davacının kira kaybı zararından payı oranında sorumlu olduğu-
Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkin davada, davalı yüklenicinin inşaatın kademeli olarak teslimi öngörülen maddesine uygun olarak kendisine ait dairelerin tapuda ferağının verilmesi için arsa sahibine çektiği ihtaratlar mevcut ise de her kademede yaptığı inşaatın sözleşme, proje, imar mevzuatı ve fen kurallarına uygun olması gerektiğinden arsa sahiplerinin temerrüde düştüğü söylenemeyeceği gibi arsa sahipleri de bu nitelikteki bir inşaatı teslim ve kabule zorlanamadığı gibi inşaatı teslim almayan davacı arsa sahibinin iskân ruhsatı alınmasından sonraki projeye aykırılıklara neden olduğunun kabul edilmesinin de mümkün olmadığı- İskân ruhsatı 25.10.2011 tarihinde alınmış ise de, davalı yüklenicinin inşaatı sözleşmeye, projesine ve imar mevzuatına uygun olarak teslim etmediği, davacı arsa sahibinin dava konusu edilen 18.03.2009 ile dava tarihi olan 21.11.2011 tarihi arasındaki döneme ilişkin gecikme tazminatı isteyebileceğinin kabulü ile bilirkişiden bu döneme ilişkin gecikme tazminatı tutarı ile ilgili ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İnşaatta halen eksik ve kusurlu işler bulunduğu gibi davalı yüklenici tarafından yapı kullanma izin belgesi işlemleri takip edilip sonlandırılıp davacı arsa sahiplerine harçları yatırması yönünde ihtarname gönderilerek, TBK. mad. 106 gereğince davacı yan alacaklı temerrüdüne de düşürülmemiş olduğundan ve zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlayacağından ( TBK. mad. 149), yani zamanaşımı süresinin başlaması için, hukuki anlamda bir teslimin varlığından sözedilemeyeceğinden, tazminat talebi yönünden, henüz zamanaşımı süresinin işlemeye başlamadığının kabul edileceği- Kararlaştırılan maktu gecikme tazminatının, arsa sahibinin gecikmeden doğan zararını karşılamaktan uzak kalması halinde süresiz uygulanamayacağı ve bu durumda, kararlaştırılan maktu gecikme tazminatının ne kadar süreyle tarafları bağlayacağı konusunda, sözleşmedeki teslim süresi, gecikilen sürenin uzunluğu, öngörülen tazminat miktarı, geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon, fiyat artışları, döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artış ve eksilişler ve rayiçlere göre istenebilecek miktar ile maktu tazminatın ödenmeye devam edilmesi halinde arsa sahibinin elde edeceği miktarlar da gözönünde tutulmak suretiyle bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, sözleşmede belirlenen maktu gecikme tazminatı miktarının en az 1 yıl süreyle mutlak bağlayıcı olacağı ve maktuen belirlenen miktar ile rayiçlere göre saptanacak miktar arasında en az bir misli fark bulunması gerektiği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından takdir edilmesi gerektiği-
Tarafların sözleşmenin esaslı unsurları üzerinde anlaşmış olmalarına rağmen alıcının satın almak istediği inşaat demirinin çapını bildirmemesi nedeniyle sözleşmenin ifasının sağlanamaması halinde, satıcının bu bildirimde bulunması için alıcıya süre vermesi, alıcının bu süre içinde de bildirimde bulunmaması halinde alacaklı temerrüdü hükümlerine başvurması gerekeceği, satıcının bu yükümlülüğü yerine getirmemesi durumunda alıcının avans olarak ödediği tutarı geri istemesinin sözleşmeden dönme iradesini göstereceği-
İtirazın iptali davasında, davacı vekili, kooperatif üyeliğinden ihraç edilen müvekkilinin çıkma payı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde, çıkma payı alacağının muaccel hale geldiği, davacının üyelikten ihraç edildiği yıl bilançosunun kabul edildiği tarihten bir ay sonrasına göre henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı, BK. mad. 90 ve 91 gereği alacaklı temerrüdünün koşullarının oluşmadığı sebebiyle alacağın muaccel olduğu tarih itibarıyle faiz isteminin yerinde olduğu-