Asıl borçluyla ilgisi bulunmayan davacının, kendi adresinde haciz tehdidi altında, ihtirazî kayıtla ödeme yapması halinde, davacının ödenen paranın iadesi için açtığı davanın "sebepsiz zenginleşmeye" dayalı olduğunun kabulü gerektiği- Davacının istemi, "kendisinden haksız şekilde tahsil edilerek davalı alacaklının mal varlığına giren paranın iadesi" olduğuna göre, muhatabın da davalı alacaklı olduğu- Davacının, borcu ödeme kabiliyetinin olup olmadığı belirsiz takip borçlusuna dava açmaya zorlanamayacağı- "Davacının icra dosyasına parayı yatırmasıyla zenginleşenin dava dışı asıl borçlu olduğu, davalı alacaklının zaten varolan alacağını aldığı, bu sebeple sebepsiz zenginleşme davasının davalısı olamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin iade talebine dayanak olamayacağından, borçlunun ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabileceği-
Üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yapıldığı iddia edilen ödemenin iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, üçüncü kişinin bunun bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebileceği- İİK'nun "fazla verilen paranın geri alınması"na ilişkin 361. maddesinin uygulanabilmesi için icra dairesince "borçludan" tahsil edilmiş bir para mevcut olması gerektiği-
İİK.’nun 12. maddesinin -6352 s. K.'nun resmi gazetede yayımlanma tarihi olan- 05.07.2012 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı, borçlu 03.07.2012 tarihinde icra dairesine ödeme yaptığına göre tahsil harcı oranının da ödemenin yapıldığı bu tarihe göre hesaplanması gerektiği-
İİK'nun 12. maddesi gereğince icra dairesinin, takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya 3. şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecbur olduğu, bununla borçlunun bu miktar borcundan kurtulacağı-Takip dosyasına borçlu tarafından, kendisine ödeme emri tebliğinden sonra borcun yatırıldığı, yanlışlıkla yapılan bir ödemenin söz konusu olmadığı anlaşılmakla İİK.nun 361. maddesinin olayda uygulama yerinin olmadığı, öte yandan borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesi de iade talebine dayanak olamayacağından, borçlunun ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabileceği-
İİK.'nun 361. maddesinin uygulanabilmesi için icra dairesince borçludan tahsil edilmiş bir paranın mevcut olması gerektiği; üçüncü kişi tarafından yanlışlıkla yatırıldığı iddia edilen paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden bunun ancak adı geçe tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasına konu olabileceği-
5520 s. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1-f maddesi gereğince, bankaların sadece kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacakları için değil, her türlü alacakları için yaptıkları icra takiplerinde, alacağa mahsuben kendilerine yapılan taşınmaz ihalelerinin damga vergisinden istisna olduğu-
Şikayetçi banka tarafından, borçluya kullandırılan kredinin geri ödenmesini temin amacıyla icra takibi yapıldığı anlaşıldığından ve ihale bedeli, tahsil harcından müstesna olduğundan, bu yöndeki şikayetin kabulü gerekeceği-
Satışta tellaliye harcından malı satılan borçlu sorumlu olup, bu harç borçluya ait ise de, onun adına bu harcı daha sonra borçludan geri almak üzere alıcının yatırması gerekeceği-
İcra dairesince yapılan ihalelerde tellallık harcının sorumlusunun ihalede malı satılan borçlu olduğu, bu harç her ne kadar borçluya ait ise de, onun adına bu harcı yatıran alıcının, daha sonra herhangi bir hükme gerek olmaksızın bu parayı borçludan geri alabileceği- Bankaların her türlü alacaklarının tahsili için yaptıkları icra takibi nedeniyle yapılan ihale sonucunda taşınmazı alacaklarına mahsuben almaları halinde, ihale işleminin damga vergisinden müstesna olduğu gibi bu ihalenin KDV uygulamasından da muaf olduğu- Bu ihalede alacaklı bankaya ödenen paradan tahsil harcı kesilemeyeceği gibi, alacağına mahsuben alacaklı bankaya ihalenin yapılması halinde, satış bedeli üzerinden icra dairesine tahsil harcının ödenmesinin istenemeyeceği–