Kanuni temsilci olarak seçilen ve bu durumu tescil ve ilan edilen kişinin herhangi bir sebeple kanuni temsilcilik sıfatının sona ermesi halinde bu hususun tescil edilip, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacağının açık olduğu- Dolayısıyla, davacının hisse devri sözleşmesi ile şirketteki mevcut hisselerini devrettiği, ancak davacının temsil yetkisinin sona erdiğine ilişkin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde herhangi bir ilan yapılmadığından halen şirketi münferiden temsile yetkili müdür olduğu ve asıl borçlu şirketin 2010 yılına ilişkin vergi borçlarından sorumluluğunun devam edeceği-
Limited şirketin müdürünün şirkete olan sorumluluğunun değerlendirilmesinde vekalet hükümlerinin kıyasen uygulanacağı-Müdürün azledildiğine ilişkin ortaklar kurulu kararının müdüre tebliğ edilmemiş olduğu süre içerisinde müdürün yaptığı işlemlerin şirketi bağlayacağı-
Ticaret sicil kayıtları, üçüncü kişiler hakkında gazete ile ilanın yapıldığı günü izleyen iş gününde hukuki sonuçlarını doğuracağından (TTK. mad. 36), çekin keşide tarihi ile borçlu şirketin müştereken temsil edileceğine dair kararın yayımlandığı ticaret sicil gazetesinin tarihinin aynı gün olması halinde, yapılan değişikliğin takip alacaklısı yönünden ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihi takip eden ilk iş gününden itibaren hüküm ifade edeceği ve bu durumda çekin keşide tarihi itibariyle şirket yetkilisi tek kişinin şirketi temsilen keşide ettiği takibe konu çekten dolayı borçlu şirketin sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu- Borçlu vekiline borçlunun imza örneklerinin nerelerde bulunduğunu beyan etmesi yönünde külfet yüklenemeyeceği ve bu konuda borçluya süre verilmek sureti ile sonuca gidilemeyeceği- Mahkemece; ispat yükünün alacaklıda olduğu göz önünde bulundurularak, alacaklıya borçlu şirket müdürünün imza örneklerinin nerelerde bulunduğunu beyan etmesi için kesin süre verilmesi, imza örnekleri ilgili yerlerden getirtilerek, usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise borçlu şirket müdürüne meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerektiği-
Şirket merkezinin nakledilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının 3. şahıslar hakkında ticaret sicil gazetesinin yayım tarihinden sonra hüküm ifade etmesi gerekir ise de; borçlu şirketin toplantısında alınan şirket merkezinin nakledilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının ortakları bağlayacağının kabulü gerektiği- Tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Mahkemece, takip konusu çekin imzalandığı tarihte, düzenleyen tarafından, vekilin azledilmiş olduğu ve kendisine azilnamenin tebliğ edilmiş olduğu, ayrıca azlin ticaret sicilinde yayımlanmasına gerek bulunmadığı gözetilerek, borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirketin tebligat yapılan adresi bilahare değiştirilmiş ve bu değişiklik ticaret sicil gazetesinde tebliğ tarihinden sonra ilan edilmiş olduğundan ve değişiklik, TTK. mad. 36 uyarınca, üçüncü şahıslar hakkında ticaret sicil gazetesinin yayım tarihinden sonra hüküm ifade edeceğinden, yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü ile borçlu şirketin isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı şirketin muamele merkezi değişikliğinin dava tarihinden sonra ilan edildiği, 3. kişiler açısından ilandan önce bu değişikliğin hüküm ifade etmeyeceği, dava tarihi itibariyle davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yer itibariyle mahkemenin kesin yetkisine ilişkin dava şartı yokluğundan HMK'nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- İflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ve kayyım atanmış ise de, kayyım atanmasına ilişkin karar ile kayyımın mahkemece belirlenmiş görevi ve yetkilerinin ve bunların sınırlarının ilanı ve ticaret siciline tescili ile erteleme talebinin ticaret siciline tescili gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin karar verilmesinin, İİK'nın 179/a maddesi hükmüne aykırı olduğu-
Şirket adına senet düzenleme yetkisinin ne zaman başladığı hususuna ilişkin olarak, ticaret sicil kayıtlarının, sadece üçüncü kişiler hakkında ilandan sonra hukuki sonuçlarını doğuracağı; borçlu şirketin sorumluluğu açısından ise, yönetim kurulu karar tarihinin esas alınması gerektiği-
Dava açmakta hukuki menfaati olan davacı ortağın öncelikle davalı kooperatifin ihyası için terkin işleminin yapıldığı Ticaret Sicil Memurluğu ve tasfiye memurları aleyhine ihya davası açıp, kooperatifin ihyasını sağladıktan sonra kooperatif aleyhine yeni bir dava açarak talebini bu davada ileri sürmesi gerekip, açılan bu davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği-