Genel kurul toplantısına ilişkin çağrının, davalı şirketin %59 hissesinin sahibi olan ortakları temsilcisi tarafından yapıldığı, davacı yanca, genel kurulun müdürler tarafından toplantıya çağrılması gerektiğinden bahisle, çağrının usulsüz olduğu iddia edilmiş ve bu husus bir iptal sebebi olarak ileri sürülmüşse de, toplantıya şirketin tüm ortaklarının katıldığı ve ortaklarca toplantının şekline ilişkin bir itirazda bulunulmadığı ve toplantının sonuna kadar da ayrılmadıkları anlaşıldığından, çağrısız genel kurulun tüm şartları oluşmuş olup, çağrının usulsüz olduğundan söz edilemeyeceği-Limited şirketlerde vekaletname/temsil belgesinin noter tasdikli olarak düzenlenmesi gerekmediği-
Davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti istemi-
Toplantının çağrılı mı, çağrısız mı yapıldığı, tüm ortaklara çağrı yapılıp yapılmadığı, sadece bir ortak yönünden usulsüz çağrı olup olmadığı belirlenerek, çağrısız olarak yapılmış ise butlan, usulsüz çağrı ile toplanılmış ise, iptal yaptırımına tabi olup, davacıya da muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirmeksizin dava açma imkanı vereceğinin nazara alınması gerektiği- Davalı taraflarca, davacıya toplantıya çağrının yapıldığı, buna ilişkin taahhütlü mektubun, PTT takip sorgulama sayfalarının sunulduğunun belirtilmesi karşısında, bu deliller üzerinde de durulmaksızın toplantıya çağrı bildiriminin usulüne uygun şekilde davacıya taahhütlü mektupla yapıldığı yönünde bir delil bulunmadığından bahisle yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisinin hatalı olduğu- Davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı bulunmasa da, davalı dışındaki diğer ortaklar tarafından, şirketin açtığı davaya muvafakat verildiği ve bu itibarla 6762 sayılı TTK’nın 551/3 maddesi uyarınca esas sermayenin yarısından fazlasına sahip ortakların mutlak çoğunluğunun muvafakat vermesi şartının somut olayda gerçekleştiği, davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine kurulan tesisin şirket adına yapıldığı hususunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme ya da herhangi bir belge bulunmamakla birlikte davalının taşınmazı üzerindeki tesis ile birlikte kendi adına devrettiği, bu nedenle tesis için ...Ltd. Şti’ne verildiği iddia edilen çeklerin apel borcuna mahsup edilmesinin doğru olmadığı kaldı ki, çeklerin karşılıksız olduğu gibi, çeklerle yapılan ödemelerin şirket kayıtlarına da işlendiği ve kayıtlarda sermaye borcuna mahsup edildiği kabul edilmiş ise de, şirket kayıtlarına davalı tarafından yazıldığı ve diğer ortağın ihtarıyla kayıtlardan çıkartıldığına dair itirazlar da bulunduğu ve bu itirazlar üzerinde de hiç durulmadığı ayrıca, şirket ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasında tesis inşaatı için sözleşme yapılması ve asıl davada davacı-birleşen davada davalının da dava dışı bu firmaya şirket adına ödeme yaptığını ileri sürerek apel borcundan mahsubunu talep etmesi karşısında, taşınmaz üzerindeki tesisin şirket adına yapıldığı da uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmakla, davalının taşınmaz üzerindeki tesisi kendi adına devredip devretmediği, şirket adına devir yapılmış ise ortaklıktan çıkarma için haklı sebep teşkil edeceği değerlendirilmeksizin, davacı tarafça davalının ortaklıktan çıkartılması için haklı sebep olarak ileri sürülen tüm iddialar incelenip, açıldığı iddia edilen hukuk ve ceza dava dosyaları da getirtilmeksizin, eksik incelemeye dayalı, karar verilmesinin de hatalı olduğu- Davalının, şirket müdürü sıfatıyla tek başına faturalar düzenleyerek şirkete ait malları 3. şahıslara sattığı iddiası ile ihtiyati tedbir kararına muhalefet suçundan sulh ceza mahkemesinde açılan kamu davasının yasa değişikliği nedeniyle kesinleşen görevsizlik kararı ile mahkemeye gönderilmesine rağmen, mahkemece anılan işbu tedbire aykırılık dosyası yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin de hatalı olduğu-
11. HD. 20.04.2016 T. E: 2015/9575, K: 4408-
  • kayıt gösteriliyor