Davacının geçirmiş olduğu kazadan kaynaklı herhangi bir maluliyetinin bulunmadığı, davacının rapora ilişkin itirazlarının soyut itiraz niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemesince davacının maluliyetinin bulunmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı-
"Gelişen durum"un aynı olaya ilişkin olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması hali olduğu- Zaman aşımının, gelişen zararlarda öğrenmeden itibaren başlayacağı- On yıllık zaman aşımının haksız eylem gününden değil, işgöremezlik oranın oluştuğu tarihten başlayacağı-
Aktüerya bilirkişi raporunda, hesap sonucu kısmında maddi hataya dayalı olarak yazılan tablo kısmı dikkate alınarak hüküm tesis edildiği bu nedenle yanlışlığın düzeltilmesine karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararındaki maddi ve manevi tazminatlar yeniden hüküm altına alınması gerektiği-
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği- İtiraz Hakem Heyetince maddi tazminat isteminin müterafik kusur nedeniyle reddedilen bölümü yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Bozma ilamı sonrası asıl talep ve feriler dahil olacak şekilde yeniden hüküm kurulması gerektiği-
Maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alınması gerektiği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesinin gerekli olduğu; belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Davacının, aracın sürücüsü olan arkadaşı ile birlikte alkol aldıktan sonra dönüş yolunda kazanın meydana geldiğini beyan ettiği, tahkim dosyası ve ceza dosyası kapsamı ile sürücünün alkollü olduğu gerekçesiyle de kusurlu bulunduğu sabit olduğundan davacının, araç sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği hâlde bu araca kendi isteğiyle bindiği, kazanın oluşumunda alkollü sürücünün kusurlu bulunduğu, yaralanması ile neticelenen kazanın meydana gelmesine, dolayısıyla muhtemel zararı doğuran fiile razı olduğunun anlaşıldığı- %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, İtiraz Hakem Heyetince, "...Davalı vekili müterafik kusur indirimi itirazında bulunmuş ise de davacı karşı araçta yolcu bulunması nedeniyle bu yöne ilişkin itirazın reddi gerekmiştir ..." gerekçesiyle davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı ile dava dışı işleten ve sürücü arasında ahlaki görevin ifası niteliğinde olacak derecede bir yakınlık ilişkisi de olmadığı gözetildiğinde olayda hatır taşıması bulunduğunun kabulü ile tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Davacının gelişen maluliyetinin bulunmadığının tespit edildiği, ibraname tarihi üzerinden iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-