Vesayet işlerinde yetkinin, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine ait olduğu ve yerleşim yerinin de bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğu, o halde; kısıtlı adayının yerleşim yeri adresinin İstanbul olduğu anlaşıldığından İstanbul sulh hukuk mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiği-
Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için ise Yargıtaya başvurulacağı- İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulacağı-
Merci tayinine ilişkin Yargıtay Özel Dairesinin kararlarına karşı direnilemeyeceği-
Olumsuz görev uyuşmazlığından bahsedilebilmesi için dosya kendisine gönderilen mahkemenin de kararında karşı yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararın kesinleşmesi gerektiği- Merci tayini için aranan "iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması" koşulunun henüz gerçekleşmediği anlaşıldığından dosyanın mahalline iadesine karar verilmesi gerektiği-
İş mahkemesince, "istemin, ilamlı takip sırasında alacaklı kuruma fazla ödenen tazminat miktarı nedeniyle icra müdürlüğünün işlemini şikayete ilişkin olduğu ve bu tür uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin icra mahkemesi olduğu" gerekçesiyle, görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmakta olup, HMK'nun 22/2 ve 23/2. maddeleri gereğince icra mahkemesinin bu görevsizlik kararı ile bağlı olmadığının kabulü gerekeceği, o halde; icra mahkemesince, görevsizlik ile birlikte dosyanın görevli iş mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken; genel mahkeme gibi yargılama yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK'nın 235. maddesindeki sürelerin uygulanmayacağı- Kayıt kabul davalarının, iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalar olduğu- Davalı şirketin iflasına karar verildiği, davacı tarafça İş Mahkemesinin kesinleşen kararına dayalı olarak iflastan sonra icra dosyasına ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, BK'nın 147. maddesine dayalı olarak kullanılan rücu hakkına dayalı alacağın, iflastan sonra ödenerek doğduğu ve bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğu-
Davalıların oturduğu dairesinden kendi dairesine gelen su sızıntısı nedeniyle oluşan zararın tazminini talep edildiği taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulu olup, uyuşmazlığın çözümünde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanacağı anlaşıldığından uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararının uygulanması sonucu traktör üzerine konulan hacizlerin, haczedilmezlik nedeniyle kaldırılması istemine ilişkin şikayetin, işlemi yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince görülmesi gerektiği- Mahkemeden alınan ihtiyati haciz kararı ile icra dosyası üzerinden traktör üzerine ihtiyati haciz konulduğu, diğer icra dosyalarından da ihtiyati haciz konulduğu, bir icra dosyasından ise yakalama şerhi işlendiği ve kesin haciz konulduğu görülmekle, mahkemece yapılacak iş, tüm haciz ve yakalama şerhlerini gösterir şekilde (dayanak evraklarıyla birlikte) ayrıntılı trafik kayıtlarının getirtilip incelenerek, şikayet tarihi dikkate alınarak, ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin şikayetin esasının İİK'nun 16 ve 82/4 maddeleri gereğince incelenmesi, yetkili olunmayan diğer icra müdürlükleri dosyalarından konulan hacizlerle ilgili olarak da; HMK. mad. 22/3 gereğince, her bir haciz ve yakalama şerhi ile ilgili hangi icra mahkemesinin yetkili olduğu ayrı ayrı belirtilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken tüm şikayetinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
28.05.2014 tarihinden önce açılmış davalar yönünden 5464 s. Kanun'un 44. maddesindeki görev hükümleri geçerli olmaya devam edeceği- 6502 s. Kanun, kart hamili ya da kartı veren kuruluş gibi bir ayrıma gitmeksizin bütün bankacılık işlemlerini (m. 3/1-k kapsamına girmeyen tacirler hariç olmak üzere) kanun kapsamına aldığından ve 83/2. maddesi hükmü karşısında diğer kanunlardaki görev kuralları bu kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı için, 6502 s. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan görevli mahkemenin, tüketici mahkemeleri olacağı- 
Kadastro Müdürlüğünün 13.08.2014 tarih ve 2592 sayılı yazısı ile yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan yenileme kadastrosunun 14.08.2014 tarih ve 12.09.2014 tarihleri arasında 30 gün müddetle ilân edildiği bildirilmiş olup, davanın ise askı ilân süresinden sonra 04.04.2016 tarihinde açıldığı anlaşıldığından uyuşmazlığın genel mahkemede görülerek sonuca bağlanması gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor