Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremeyeceği- Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetkinin, yeni vesayet dairelerine geçeceği- Kısıtlının yerleşim yeri değişikliğine izin verilmesine ilişkin vesayet makamınca verilmiş bir izin kararı olmadığından vasinin talebi ile ilgili kararı vermekte Çarşamba Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu-
Dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuan tahsili istemine ilişkin davada, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuan tahsili davalarında yetkinin kesin olmadığı, davanın İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, mahkemece resen yetkisizlik kararı verildiği, ancak davalının yetki itirazında bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı yer olan İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesince sonuçlandırılması gerektiği-
İşçilik alacaklarının tahsili istemi- Kesin yetki- Davalı kurumun adresinin ve işin yapıldığı yer adresinin dava dosyasında belirtilen adresten farklı olduğu ve buna bağlı olarak yargı yetkisinin davanın açıldığı mahkemeden farklı bir mahkemeye ait olduğu-
Merci tayini kararları kesin olup, aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemez. Mahkemece, davanın uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu dikkate alınarak, taraf delillerinin buna göre toplanması, alınacak bilirkişi raporları da tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir. Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir. Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle Mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin birinci fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmünün yer aldığı-
Ankara İcra Müdürlüğü'nce İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü'ne yazılan haciz talimatı ile, borçlunun "anonim şirket hisselerinin" kıymet takdirinin yapılmasının istendiği ve bu talimat uyarınca konulan haczin "nokta haczi" niteliğinde olduğu anlaşıldığından, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayetini inceleme yetkisinin, haciz kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu (Ankara) İcra Mahkemesi'ne ait olduğu ve anılan yetkinin kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğu-
Dosya kapsamından, talep dayanağı senedin kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, senet üzerinde açıkça teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığına göre ticari dava niteliğinde olan uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği- Her ne kadar, görev uyuşmazlığı, asliye hukuk ve tüketici mahkemeleri arasında ise de, görevin kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözönünde bulundurulması gerektiği- Dosyada, asliye ticaret mahkemesi tarafından verilen bir görevsizlik kararı yok ise de, asliye hukuk ve tüketici mahkemelerinin, verilen görevsizlik kararları ile davadan çekildikleri ve 6100 sayılı HMK'nın 22/2. maddesi uyarınca da Yargıtayca yargı yeri belirlenmesi gerektiği-
Soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları, dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu- Ana ile soybağının kurulması (doğuran kadının tespit edilmesi) hâlinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davalıyı doğuran annenin öncelikle belirlenmesi gerektiği- Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesinin mümkün olduğu-  Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak davanın "soybağının reddi" davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davası olduğu-  Davalının anne ve baba isimlerinin değişmesi durumunda miras durumunun da değişikliğe uğrayacağı, bir başka anlatımla davalının mirasçılıktan çıkarılması durumunun gündeme geleceği, bu itibarla ortaya çıkacak hukuki sonuçlar ve kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda doğru sicil oluşturulması zorunluluğu dikkate alındığında gerektiğinde DNA testinin yaptırılmasında yarar bulunduğu- Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince "görevsizlik kararı" verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dosya kendisine gönderilen aile mahkemesince de görevsizlik kararı verilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine görev uyuşmazlığı yönünden Yargıtay 17. HD'nce; davanın niteliğine göre aile mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği, mahkemece merci tayini kararı sonrasında hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. HD.'nce bozulduğu ve mahkemece merci tayini kararı gereğince davanın soybağının reddi davası olarak kabulünün zorunlu olduğu gerekçesiyle direnme kararı verildiği uyuşmazlıkta mahkemece davacı tarafından açılan davanın "nüfus kayıt düzeltim" davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi ve davaya nüfus müdürlüğünün de katılımı sağlanarak deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için; satıcı/sağlayıcı kişinin "ticari veya mesleki amaçla hareket eden" bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket "etmeyen" bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukuki işlem bulunması gerektiğinden, yargı yeri olarak asliye hukuk mahkemesinin belirlenmesi gerektiği-
Vesayet işlerinde yetkinin, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine ait olduğu, yerleşim yerinin de bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğu, buna istinaden; vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişinin yerleşim yerini değiştiremeyeceği, yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetkinin, yeni vesayet dairelerine geçeceği, bu takdirde; kısıtlamanın yeni yerleşim yerinde ilân olunacağı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • kayıt gösteriliyor