Dava; kasko sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir...
İlk cironun namına keşide edilene ait olması gerektiği, ancak ilk cironun vekaleten başka biri adı yazılarak şirket kaşesi üzerine atıldığının anlaşıldığı, bu durumda çek lehdarı tarafından adı yazılmak suretiyle çekin ciro edilmediği anlaşıldığından ciro silsilesinin koptuğu, bu nedenle ihtiyati hacze itirazın kabul edildiği- Davanın menfi tespit davası oluşu, keşideci tarafından açılmış oluşu ve davanın reddini talep ettiği nedenle davalı yanında müdahale talebi olmakla niteliği gereği feri müdahale talebi olduğu, ciro silsilesinin kopmuş olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin müdahale talebinin kabulüne dair ara karardan rücu ettiği, fer'i müdahilin yanında yer aldığı tarafın kararı istinaf etmemesi durumunda, tek başına kararı istinaf etme hakkı bulunmadığı-
Fer’i müdahalede üçüncü kişi, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılabileceği, bu nedenle fer’i müdahale, bir davanın davalılar aleyhine sonuçlanması halinde, kendi hukuksal durumu dolaylı şekilde etkilenecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yol olup, genellikle amaç, açılmış davanın davalı yararına sonuçlanmasını (reddedilmesini) sağlamak olduğu- Müdahale talebinin kabulü halinde fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebileceği- Hükmün, lehine müdahale edilen taraf hakkında verileceği, müdahil hakkında karar verilemeyeceği- Müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebileceği- Somut olayda, her ne kadar fer'i müdahil tarafından davacı ve davalı tarafların, kendisinin nafaka alacağını tahsil edememesi için bu davayı muvazaalı olarak açtıkları iddia edilmişse de, dava dosyasının ekinde mevcut icra dosyasının incelendiğinde, icra dosyasının alacaklısı-eldeki davadaki fer'i müdahilin alacak miktarının toplamda 5.862 TL olması karşısında ortaklığın giderilmesine konu parsellerin satımı sonucunda üzerindeki muhdesatlar mevcut olmasa bile alacaklının salt zemin değerinden, alacağını karşılayabileceği açık iken muvazaa iddiasına kıymet verilmesi doğru görülmediği-
Açılmış bir davaya ihbar yoluyla üçüncü bir kişinin davalı olarak dahil edilmesinin mümkün olmadığı; fer’i müdahilin, davada taraf olmadığı- Fer’i müdahilin davaya kendiliğinden veya ihbar sonucu katılmış olması arasında doğurduğu sonuçlar bakımından bir fark olmayacağı- Üçüncü kişi, fer’i müdahil olarak davaya katılmakla, taraf sıfatını kazanamayacağı; bu nedenle fer’i müdahil hakkında karar verilmeyeceği- Fer’i müdahilin kanun yoluna başvurması ancak, lehine müdahale edilen tarafın kanun yoluna başvurması halinde ya da fer’i müdahil hakkında hüküm kurulması halinde mümkün olabileceği- Somut olayda davadaki sıfatın “fer’i müdahil” yerine “dahili davalı” olarak gösterilmesinin doğru olmadığı müdahilin yer aldığı davada hükmün taraflar hakkında verileceği nazara alınmadan, müdahil hakkında da hüküm kurularak tazminat ve yargılama gideriyle sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi tarafın değiştirilemeyeceği, ihbar olunan kimse;6100 sayılı HMK'nin 64. ve 69. maddeleri uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi, bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
İhbar olunan kimse; 6100 sayılı HMK'nin 64. ve 69. maddeleri uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi, bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
Feri müdahilin tek başına hükmü temyiz etme yetkisi yoksa da, taraf olmayan feri müdahil durumundaki bankaların haklarını etkileyecek şekilde, bankaların hamili bulunduğu çeklerin tahsilini engelleyecek şekilde konulmuş bulunan ihtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına yol açacak şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
HMK. mad. 62 uyarınca, davanın ihbarı ile yargılamanın başka bir güne bırakılamayacağı ve ihbarın mahkeme dışı vasıtalarla da yapılabileceği- Mahkemece, bildirilen adresler esas alınarak ihbar dilekçesinin tebliğe çıkarılması ile yetinilmesinin yerinde olduğu- İhbar olunan şirketlerin “bildirecekleri delillerinin toplanması”nın taraflarca getirilme ilkesine aykırılık teşkil edeceği- (HMK. mad. 25)- İşiçilik alacaklarına ilişkin davada davalının davanın ihbarını istediği şirketlerin adreslerinin ilgili ticaret odalarından araştırılmasının ve varsa bildirecekleri delillerin toplanmasının gerekmediği, mahkemece dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak aynı celse açık yargılamaya son verilerek esas hakkında hüküm kurulmasının isabetsiz olmadığı-
Tüketicinin bayiye doğrudan dava açabilmesinin Yasaca tanınan bir imkan olduğu, anılan tüketici yargılamasında iş bu davada davalının savunduğu ve tüketici mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda değerlendirilen hususların HMK'nın 64/1 ve 69/2. maddeleri kapsamında olmadığı- Birlikte ifa kuralı uyarınca telefon iadesi karşılığında bedelin ödenmesine karar verilmesi gerektiği-
Ormanlar, özel mülkiyete konu olamaz ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, daha sonra satış yoluyla davacıya geçtiği ve bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulmuş olduğundan, Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu (TMK. mad. 1007) ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği- Çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte “arsa vasfında” olup olmadığı yeniden araştırılarak, arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde “emsal incelemesi” ve “kıyaslaması yöntem”iyle; “arazi niteliğinde” olduğunun saptanması halinde ise, “tarımsal gelir metodu”na göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek karar verilmesi gerektiği- İhbar olunan üçüncü kişi, ihbar edenin adına, onun temsilcisi olarak, hükmü temyiz edebilirse de, kendisi adına hükmü temyiz edemeyeceği-