Velayetin değiştirilmesine dair davalar çocuğun güvenliğini doğrudan ilgilendiren davalar olduğu, davada, velayet hakkına sahip anne ya da babanın, kural olarak temsil olunanın menfaatine hareket ettiği kabul edilse dahi her zaman çocuğun yararına davranmayacağı, herhangi bir sebeple çocuk aleyhine hareket ederek onun zararına bir durum yaratma ihtimali olduğu, velayetin değiştirilmesi davalarında davanın açılış amacı da diğer tarafın çocuğun menfaatine aykırı davrandığı iddiası olduğundan, çocuk ile yasal temsilcisi arasında bir menfaat çatışmasının olduğu kabul edilerek TMK mad. 426/2 gereğince küçüğe bir temsil kayyımı atanması gerektiği-
Şikayet tarihinden önceki bir tarihte mahkeme kararı ile borçlunun kısıtlanmasına karar verildiği görüldüğünden şikayetin incelenebilmesi için TMK. mad. 403 ve devamı uyarınca önce vasinin icazetinin bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği, icazetinin bulunduğunun anlaşılması halinde, TMK. mad. 462/8 'e göre, izin alması için vasiye yeterli süre verilip bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiği, vesayet makamınca izin verilmesi halinde işin esasının incelenmesi gerektiği-
Vasi tayin edilmesine ilişkin taleplerin evrak üzerinde incelenerek karara bağlanacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığından duruşma açmak suretiyle taraflara delillerin sorulması, gösterdikleri takdirde delillerini toplanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Kısıtlanmayı gerektiren bir durumu bulunan kimse mahkeme kararı ile kısıtlanarak, kendisine bir vasi atanacağı; kısıtlının tek başına dava açması mümkün olmayıp, yasal temsilcisi olan vasisi tarafından temsil edilmesi gerekeceği-
Türk Medeni Kanunun vasi hakkındaki hükümlerinin aksi belirtilmedikçe kayyım hakkında da uygulanacağı, kayyımın ölümü ile kayyımlık görevinin sona ereceği–
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, vasiye ait hükümler, kay-yım için de uygulanacağından, MK. 463 hükmünün malları kayyım ta-rafından idare edilen kimseler hakkında da uygulanacağı–