Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hitamından evvel ve eğer şirket muayyen olmayan bir müddet için akdedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketin feshinin talep edilebileceği- Ortakların kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici veya zarar verici işleri yapamayacakları- Her ortağın ortaklık işlerinde kendi işlerinde olduğu ölçüde çaba ve özen göstermekle, diğerlerine karşı, kendi kusuruyla verdiği zararları, başka işlerde ortaklığa sağladığı menfaatlerle mahsup ettirme hakkı olmaksızın ve ortaklık işlerini ücret karşılığı yürüten ortağın, vekalet hükümlerine göre gidermekle yükümlü olduğu-
Adi ortaklığın lider ortağı olan davalı inşaat şirketinin adi ortaklığın almayı amaçladığı iş ile ilgili verdiği alternatif teklifi işverene sunmasına rağmen, işverenden gelen bildirim üzerine adi ortaklık adına sunulan teklif ile aynı olan teklifi kuracağı yeni ortaklık adına sunması ve akabinde adi ortaklık devam ederken işi üstlenmesi şeklinde gelişen işlemlerinin, kendi yararına fakat ortaklığın amacına aykırı olduğu, ayrıca bu işlemlerin ortaklık amacının gerçekleşmeme ihtimalini artırdığı, bu bağlamda davalının TBK. mad. 626 uyarınca rekabet yasağını ihlal ettiği, dolayısıyla davalı şirketin, TBK. mad. 628/2 uyarınca kendi kusurlu davranışı nedeniyle ortak olan davacı şirketlere verdiği zararı karşılamakla yükümlü olduğu-
Tarafların birbirlerine noter aracılığı ile gönderdiği ihtarnameler, davacının ... Mahkemesi aracılığı ile adi ortaklığa konu tesiste bulunan malların tespitine ilişkin talebi, davacının davalı tarafından çiftliğe alınmadığına ilişkin tanık beyanları da nazara alındığında adi ortaklığın devamının imkansız hale gelip, ortaklığın devamında tarafların bir menfaatinin kalmayıp, taraflar arasındaki iç ilişkide güven unsurunun ortadan kalktığı anlaşılıp davacı adi ortaklığın tasfiyesini talep etmiş olup, davalı taraf da ortaklığın devamı yönünde bir irade göstermemiş olduğundan adi ortaklığın feshine karar verilmesi gerektiği-
3. HD. 22.03.2016 T. E: 2015/16631, K: 4346-
Adi ortaklık ilişkisinin, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona ereceği- Tazminat davasında, adi ortaklık sözleşmesi incelenerek, ortaklık sözleşmesinde bu hususta hüküm bulunup bulunmadığına bakılması, hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması; böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerinin istenmesi; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atanması gerektiği-
Adi ortaklıktan ortaklar arasında elbirliği halinde mülkiyet olduğundan, ortağın hissesinin haczi mümkün olmayıp, ancak tasfiye payının haczinin mümkün olduğu- Tasfiye payının haczi için ortakların muvafakati gerekmediği ve adi ortaklık sözleşmesindeki "ortakların işin bitimine kadar ortaklıktan ayrılamayacaklar"ına ilişkin kararlaştırmanın, ancak "ortaklar arasında" hüküm ifade edeceği- Yasal koşullar oluştuğunda üçünü kişinin de ortaklığın fesih ve tasfiyesini isteyebileceği ve bu bağlamda borçlu ortağın tasfiye payına haciz konulabileceği- Bir ortağın tasfiye payına haciz konulmasının, adi ortaklığın fesih ve tasfiye sebebi olduğu- Mahkemece, adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi halinde, tasfiye işlemlerinin de mahkemece yaptırılması gerektiği-
Mahkemece taşınmazların 1/2 hisse oranında davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, Taşınmaz satışının, resmi şekilde yapılması gerektiği- Adi yazılı şekilde yapılan sözleşme ile taşınmaz mülkiyetinin devrinin mümkün olmadığı bu durumda ancak, taşınmazın davacı adına tesciline değil, ortaklık payı oranında bedellerinin tahsiline karar verilebileceği, davacının adına tescilini, olmadığı takdirde rayiç bedellerinin tahsilini istediği taşınmazlar, adi ortaklığa dahil ve bu ortaklığın konusunu teşkil eden taşınmazlar olduğu için, tasfiyeye tabi tutulması ve belirtilen ilkeler gereği yapılan tasfiye neticesinde var ise diğer alacak ve borçlar ile birlikte ortaklığın tarafları arasında paylaştırılması gerekeceği-
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesinin, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsayacağı- Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakimin çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği-