Yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonraki dönemde, "genel müdür" olarak yaptığı işin niteliği ve SGK nezdinde kayıtlı olduğu “yönetici" statüsü nazara alındığında; davacının davalı şirkette, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan "işveren vekili" niteliğini haiz bir iş/hizmet ilişkisi içerisinde çalıştığının kabulü gerektiği- Anılan dönemde davacının, iş/hizmet sözleşmesindeki "bağımlılık" unsurunu ortadan kaldırır düzeyde bir görev aldığının söylenemeyeceği- Davacının uyuşmazlık konusu dönemde, "işveren vekilliği" (İş K. m. 2/5) sıfatı için gerekli tüm unsurları bünyesinde barındıran bir çalışma içerisinde olduğu, işveren davalı şirket karşısında çalışan konumunda (İş K. m. 2/6) olduğu, şirkette sahip olduğu pay oranı ile davalı şirketin yönetim kurulunu tayini için alınacak genel kurul kararlarına etkisinin davalı şirketle olan iş/hizmet ilişkisindeki bağımlılık unsurunu ortadan kaldırabilecek düzeyde olmadığı gözetildiğinde, genel müdür davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihten sonraki uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak ileri sürdüğü alacak talepleri bakımından iş mahkemelerinin görevli olduğu-
Önceki dönemlerde yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalıların, görevleri sırasında zarara neden oldukları iddiasına dayanarak bir zararın olup olmadığı; varsa miktarının denetlenebilir bir şekilde, gerektiğinde bilirkişi kurulu marifeti ile kuşkuya yer bırakmaksızın saptanması gerektiği- Söz konusu zararın, şirket için bir zarar kalemi olarak kabulü halinde; yönetim ve denetim kurulu eski üyelerinin, TTK'nin 336 vd. maddeleri bağlamında; ispat külfeti ters çevrilmiş kusur sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde, kusursuzluklarını kanıtlayamamaları halinde oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olduklarının ilke olarak kabulü ve ayrıca ibranın sonuç doğrulabilmesi için, açık ibra olması gerektiği-
Davacının kooperatife yapmış olduğu başvuru sonucunda üç kişiden oluşan kooperatif yönetim kurulu iki üye ile toplanıp karar almış olup kooperatif ana sözleşmesinde "yönetim kurulunun yarıdan fazla üye ile toplanabileceğinin ve toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar alınabileceğinin" öngörülmüş olmasına göre, üç kişilik yönetim kurulunun iki üye ile toplanıp karar almasının mümkün olduğunun benimsendiği- Davacının dava dışı ...’in kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptaline ilişkin istemde bulunmasının asıl nedeninin kooperatife üye olduğunu kanıtlamak olduğu, zira davacının bu kişinin yerine kooperatif üyeliğine kabulüne ilişkin karardan uzun sayılabilecek bir süre sonra verilen karar ile adı geçenin ortaklıktan ihracına karar verilmesinin, davacının kooperatif ortağı olarak benimsenmediği anlamını taşıdığı, bu itibarla davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve bu durumda davacı, yönetim kurulu kararı ile yerine ortak olarak kabul edildiği kişinin ihraç kararının iptalini istediğine göre, ortaklığa kabul tarihinden sonraki tüm genel kurul tutanakları getirtilerek; davacının genel kurullara çağrılıp çağrılmadığı, hazirun cetvellerinde adının olup olmadığı, davacının aidat ödeyip ödemediği, yönetim kurulunca alınan kararların deftere işlenip işlenmediği hususları incelendikten sonra, davalı kooperatifin davacıyı ortak olarak benimseyip benimsemediği hususu üzerinde durulup karar verilmesi gerektiği- "Davalı kooperatifin yönetim kurulunun üç kişiden oluşması nedeniyle toplantı nisabı üç olmasına rağmen iki üyenin katılımıyla alınan kararın toplantı nisabı gerçekleşmeden alınması ve karar numarası içermemesi nedeniyle yok hükmünde olduğu, bu itibarla kooperatif üyeliğinden ihracına dair alınan kararın iptalini ancak ihraç edilenin talep edebileceği, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığı" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Şirketin esas sözleşmesinin önceki ve değişik 8. maddesinin ancak hissedarların Yönetim Kuruluna seçileceğini öngörmesinin, TTK.m.359 hükmünün tahdidi olmamasından mütevellit yönetim kuruluna seçilecek kişilerde esas sözleşme ile Kanun'un aradığı nitelikler dışında başka nitelikler de aranabileceği için herhangi bir hukuka aykırılık barındırmadığı- Bu durumun, TTK.m.340'a da aykırılık oluşturmayacağı-
İhraç kararının ve yönetim kurulu başkanlığı görevinin sona erdirilmesine ilişkin kararın iptali istemine ilişkin davada, gerek yargılama safhasında gerekse gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebligatların, davalı kooperatifin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş adresi dışındaki adreslere yapıldığı anlaşılıp tebligatların usulsüz yapıldığından, davalının temyizinin yasal süresinde yapılmış sayılacağı- Kooperatif sekreteri olduğunu belirterek tebligatları alan kişinin, tebligat tarihlerinde fiilen kooperatif çalışanı olup olmadığı araştırıldıktan sonra dosyanın esasına girilip karar verilmesi gerektiği-
  • kayıt gösteriliyor