4077 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şartlar düzenlenmiş olup, buna göre satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart teşkil edeceği ve tüketici için bağlayıcı sayılmayacağı- Tüketici kredileri sözleşmelerinde masraf ve komisyon gibi isimler altında talepte bulunulacağına ilişkin faiz dışı haksız gelir mahiyetindeki düzenlemelerin somut olayın özelliklerine göre 'haksız şart' kapsamında kalabilecekleri, bununla birlikte davalı bankanın kredinin verilmesi ve yapılandırılması için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceği-
Devre tatil sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi talebine ilişkin davada; HUMK'un 12/1 maddesi kapsamında, taşınmazın üzerindeki ayni hakka ilişkin bir davanın olmadığı ve davada, tüketicinin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu-
5510 sayılı yasanın 93. maddesinde yapılan değişiklikten önce emekli maaşından kesinti yapılmasına açıkça muvafakat veren borçlunun kredi borcu için emekli maaşından kesinti yapabileceğini
Nama yazılı senetlerin devrinde zilyedliğin devri yanında alacağın temliki sonuçları doğuracak şekilde devredilmesi gerekip nama yazılı senette hak sahibi olmayan bir kimseden iyiniyetle devir alındığı gerekçesiyle iktisap mümkün olmayıp taksitli konut satışına ilişkin olarak 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 6/A maddesinin yürürlüğe girdiği 14.6.2003 tarihinden sonra düzenlenen senetlerin nama yazılı olarak düzenlemesi yasal zorunluluk olmasına rağmen, emre muharrer olarak düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olup geçersiz olan bu senetlere ciro yoluyla hamil olan iyiniyetli olup borçlunun zararına hareket etme kastı bulunmadığı savunmasında da bulunamayacağından senetlerin lehdar yönünden karşılıksız kaldığı sabit olduğuna göre iptallerine yönelik talebin de kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacının, kartlı sayaç aboneliğinin iptali ile mekanik yani tüketimden sonra okumalı sayaç sisteminin esas alındığı aboneliğe geçmeyi talep ettiği olayda, davalı idarenin tek taraflı olarak çıkarttığı yönetmeliği gerekçe göstererek ön ödemeli sayacı zorunlu tutmasının hem Türk Borçlar Kanununa hem de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasaların ruhuna, lafzına, düzenleme amaçlarına ve temel tüketici hakları ile hukukun genel ilkelerine aykırılık teşkil ettiği-
Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerektiği- Bankaların kredi borçlusuna sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve sigorta nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigorta kapsamına alınmasında kredi borçlusu tüketicilerin de bir menfaatinin olduğu, hal böyle olunca, sözleşme kapsamında tahsil edilen hayat sigortası primlerine ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğunun kabulüne ise olanak bulunmadığı-
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6.maddesinin birinci fıkrasına göre, satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmadığı-