Davalı anonim şirketin yöneticisi ve denetçisi olan diğer davalıların şirketin içini boşaltmaları nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin davada; davacının davayı terditli olarak açtığı, öncelikle davalılardan tahsil edilecek meblağın kendisine ödenmesini talep ettiği, bu talebin kabul edilmediği takdirde ise tazminatın diğer davalı şirkete ödenmesini istediği; mahkemece, dava konusu davacının, zararının dolaylı zarar niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle davacının tazminatın kendisine ödenmesini isteyemeyeceği; davalı şirket yöneticilerinin ve denetçisinin sorumluluğunu gerektirecek şirkete zarar veren bir eylemlerinin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği; gerçekten de dava konusu edilen zararın, dolaylı zarar niteliğinde bulunduğu ancak 6103 sayılı Kanun'un 2/1-a maddesi uyarınca 6102 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümlerinin uygulanacağı; somut olayda da davalıların 2008 yılında şirkete karşı dava açılmasından sonra şirketi zarara uğrattıkları iddia olunduğundan mahkemece, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre değerlendirme yapılmasının doğru olmadığı; öte yandan, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şirketin ticari defter ve bilançolarına göre kar ve zarar durumu açıklandığı; davacı iddiaları yönünden ise denetime elverişli bir değerlendirme yapılmadığı; oysa davacı tarafın, şirkete karşı dava açıldıktan sonra davalıların şirketin içini boşalttıklarını, mali müşavirlik raporunda şirketin önemli miktarda mal varlığına sahip olduğunun belirtilmesine rağmen kısa sürede bu mal varlığının eritildiğini ileri sürdükleri; bu durumda mahkemece, şirket yöneticileri için ters çevrilmiş kusur sorumluluğunun bulunduğu da gözetilerek davacı iddiaları üzerinde durulması gerektiği; şirketin tüm kayıtları ile birlikte banka hesap ekstrelerinin getirtilmesi, yine şirketin diğer mal varlıklarının ne şekilde elden çıkarıldığının belirlenmesi ve tüm bu kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği-