İİK. mad. 177/1-4 uyarınca doğrudan iflas istemine ilişkin davada, mahkemece davalı borçlu şirketi temsile yetkili kişi veya kişiler celbedilip, dinlenmeden ve yani Yasa'nın emredici hükmüne uyulmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, erteleme istemi üzerine, İİK'nın 179/a maddesi hükmüne uygun olarak gerekli ilanların eksiksiz bir biçimde yapılması ve ticaret siciline tescil ettirilmesi, gazete ilan ve tescil belgelerinin dosya içerisine eklenmesi gerektiği- İflasın ertelenmesini isteyenin, bu kararın ilânı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırması gerektiği-
İİK'nın 181. maddesi yollamasıyla 164. maddesi uyarınca iflas erteleme davalarında temyiz süresi 10 gün olup mahkemece, ek kararın gerekçe bölümünde temyiz süresinin 15 gün olarak belirtilmesi doğru olmamış ise de, hükmü temyiz eden davacı vekilinin 'temyiz isteminin süre yönünden reddine' ilişkin 30.09.2015 tarihli ek karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca ek kararın, gerekçesi kısmen değiştirilerek onanmasına dair karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Davacı şirketin muamele merkezi değişikliğinin dava tarihinden sonra ilan edildiği, 3. kişiler açısından ilandan önce bu değişikliğin hüküm ifade etmeyeceği, dava tarihi itibariyle davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yer itibariyle mahkemenin kesin yetkisine ilişkin dava şartı yokluğundan HMK'nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- İflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ve kayyım atanmış ise de, kayyım atanmasına ilişkin karar ile kayyımın mahkemece belirlenmiş görevi ve yetkilerinin ve bunların sınırlarının ilanı ve ticaret siciline tescili ile erteleme talebinin ticaret siciline tescili gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin karar verilmesinin, İİK'nın 179/a maddesi hükmüne aykırı olduğu-
"Borçlunun aciz içerisinde olması" ibaresinin, İİK'nın 178. maddesinde sadece borçlunun müracaatıyla başvurulabilen doğrudan iflas sebepleri arasında sayılmış olduğu, somut olayda alacaklı tarafından borçlunun iflasının istenmiş olduğu gözetildiğinde bu ibarenin, dava dilekçesinin sonuç bölümündeki İİK'nın 179. madde hükmüne dayalı istemin dayanağı olarak kullanıldığının kabulünün gerektiği- Mahkeme kararının gerekçe bölümü ile hüküm sonucunun çelişkili olmasının, mahkeme kararlarının tereddüt doğurmayacak şekilde açık olması kuralına aykırılık oluşturduğu- Alacaklının dava dilekçesinde doğrudan iflas sebebini açıkça yazmasının gerekeceği, çünkü her doğrudan iflas sebebinin dayanağı olan vakıanın değişik olduğu ve bu vakıaların sonradan ileri sürülmesinin, iddianın, davanın genişletilmesi yasağına tabi olduğu- Bir sermaye şirketinin borca batıklık nedeniyle iflasının istenmesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespitinin gerektiği-
İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olmasının, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesinin ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekeceği, mahkemenin, IIK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmasının, borca batıklığı, TTK'nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK'nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemesinin gerekeceği-
İİK'nın 181. maddesinin 160. maddeye yaptığı yollama nedeniyle iflasın ertelenmesini isteyenin bu kararın ilânı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırması gerektiği- İflasın kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle davacı taraftan İİK'nın 181. maddesi yollaması ile 160. maddesi uyarınca iflas avansı alınması, iflas avansının yatırılmaması durumunda ise HMK'nın 325. maddesi uyarınca işlem yapılarak, gerekli masrafların bu şekilde karşılanması ve iflas kararı verilmeden önce iflas avansının yatırılması gerektiği-
Kural olarak başka bir mahkeme sıfatıyla görülmek üzere dava açılan bu gibi hallerde Asliye Hukuk Mahkemesinin yargılamaya hangi sıfatla baktığını tensip kararından başlayarak karara bağlaması ve buna göre yargılamayı sürdürmesi, sonuçta da nihai kararında göstermesi gerekeceği- Örneğin, İş mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesine açılan bir davada seri yargılama usulü uygulanacağı gibi, temyiz süresi de tefhimle başlayacağından mahkemenin bu sıfatla davaya baktığını karar altına alması ve nihai kararında da göstermesi gerekeceği-
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E., 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla, müdahil N... vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasın istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekeceği ve borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer deliller toplanmalı, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmesi gerekeceği-