Davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davrandığı iddiasına yönelik tazminat davasında; Vekilin, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumlu olduğu- Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlı olduğu, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumlu olduğu, bu nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları ( hafif de olsa ) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmesi gerektiği- Doktorlarların hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorunda olduğu- Doktor, özen yükümlülüğü kapsamında en ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlü olduğu, çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmesi gerektiği-
Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 10. maddesinde kiracının oturduğu döneme ait herhangi bir zarar bulunmadığı takdirde depozito bedelinin iade edileceği kararlaştırıldığına göre mahkemece mahallinde keşif yapılarak davalı kiraya verence ibraz edilen “M. A. Şeker'in Dairesi” başlıklı 10.03.2009 tarihli belgede yer alan tadilatların yapılıp yapılmadığı tespit edilip sonucuna göre tespit edilen tadilat bedellerinin de mahsup edilmesi gerektiği-
Mahkemece öncelikle yurt işletmeciliği konusunda uzman bilirkişi ve hesap uzmanı bilirkişi tayin edilerek bilirkişiden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporunda davacının dört yıllık gelir kaybı 120.000 TL olarak belirlenmiş ise de yapılan piyasa araştırması ve değerlendirme sonucu dava konusu pansiyon dengi bir işletmenin yıllık ortalama yaklaşık 30.000 TL kar sağlayacağı gerekçe olarak gösterilmiş olup somut herhangi bir veriye dayanmadığından aynı özelliklere sahip benzer işletmelerin gelir–gider durumlarının vergi dairesi, termal işletmelere ilişkin esnaf odası, ticaret odası ve benzeri resmi kurumlardan araştırılıp davacının kiralananın mühürlendiği 12.06.2009 ile tekrar teslim alındığı Mayıs 2013 tarihleri arasında ne kadar kardan yoksun kaldığı somut verilerle belirlenip oluşacak sonuca göre karar vermek gerektiği-
Mahkemece taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş ise de; dava kiralanana yapılan faydalı giderin tahsili istemine ilişkin olup sebepsiz zenginleşenin davalı ilk kiraya veren şirket olduğu, bu nedenle davacının, davalıdan yaptığı faydalı ve zorunlu giderleri istemesinde bir usulsüzlüğün bulunmadığı-
Kiracı tarafından açılan kiralanana yapılan zorunlu ve faydalı imalat bedelinin tahsili ile sözleşmenin feshi nedeniyle ödenmiş olan kira bedellerinin istirdatı istemlerine-
Taraflar arasında 10.04.2010 tarihli, 5 yıl süreli, yıllık 45.000 TL bedelli, 25.000 TL’sinin peşin, bakiye 20.000 TL’nin ise birer ay ara ile 4 taksitte ödeneceğine dair sözlü kira akdinin yapıldığı; birleşen davanın davacısının, olan kiraya veren kira sözleşmesine göre belirlenen ilk yıl kira bedeli olan 45.000 TL’nin tahsilini istediği; kiralananın, kiraya verene usulüne uygun anahtar teslim yoluyla verilmediği yani tahliye edilmediği takdirde bu tutarların istenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı; şayet tahliye gerçekleşmişse kiracının kira bedelinden sorumluluğunun tahliye tarihine kadar olan kira bedeli kadar olduğu; mahkemece açıklanan bu hususlar ile varsa yapılan ödemeler incelenmeksizin birleşen davada kira alacağı isteminin kısmen kabulüne dair karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak, sözleşmenin özel şartlar 11. maddesi uyarınca taşınır nitelikte imalatların tespit edilerek, kullanılan süreyle orantılı olarak davacının taşınmaza yaptığı faydalı masrafları talep edebileceği dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay'ın ilgili dairesinin bozma ilamında “.....taraflar arasındaki her iki sözleşmede de depozitonun kiracının herhangi bir borcunun olmaması halinde iade edileceği..." kararlaştırıldığına ve birleşen dava dosyasında da davacı kiralayan tarafından kiracı aleyhine açılan erken tahliye nedeniyle kira paralarının tahsiline ilişkin alacak davası bulunduğuna göre, mahkemece kiracının depozitonun iadesi talebinin, kiralayanın erken tahliye nedeniyle açtığı alacak davası ile birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Faydalı masrafların tahsili istemine ilişkin davada; mahkemece ilgili Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine yazı yazılarak bahsi geçen şirketlerin sicil numaraları vergi numaraları ile ortakları araştırılarak, gerekirse ibraz edilen faturalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak faturaların davacı şirkete ait olup olmadığı konusu açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-