Tarafların boşanma davasının açıldığı tarihte ve davadan bir süre sonra da aynı evde yaşamaya devam ettikleri taraf beyanları ile sabit olup, davalı erkek aynı evde fakat ayrı odalarda yaşadıklarını, müşterek evin davalıya ait olması sebebiyle kira ödediğini beyan ettiğinden ve davacı kadın dava dilekçesinde davalı erkeğin müşterek konuttan uzaklaştırılması yönünde talepte bulunmuş olup müşterek evin davacı kadına ve müşterek çocuklara tahsis edildiği anlaşıldığından tarafların sırf aynı evde yaşamasının evlilik birliğinin hâlen çekilebilir olduğunu gösteren bir delil veya olgu olarak kabul edilemeyeceği- Aynı evde oturma hâlinin her zaman tek başına af anlamına gelmediği gibi boşanma davası açmaya da engel olmadığı- Taraflar arasında yaşanan ve ceza davasına konu olan fiziksel şiddet olayından sonra tarafların barışarak birlikte yaşamaya devam ettiği, öte yandan davalı erkeğin bu iddia nedeniyle yargılanıp mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından beraat ettiği, dolayısıyla fiziksel şiddet iddiasının davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesinin mümkün görülmediği, ancak davacının eşine hakaret ettiği, davalı kadının ise eşine "şizofren" şeklinde sözler söylediği ve eşini eve almadığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan tarafların eşit kusurlu olduğu-

Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bolu Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.11.2013 tarih ve 2013/142 E., 2013/752 K. sayılı karar davalı  vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25 ...