Temerrüt tarihi olan 2008 yılından 2021 yılına kadar ülkemizdeki enflasyon oranları, yabancı paranın değer artışı, altın fiyatlarının artışı, vadeli mevduat faiz oranları, devlet tahviline verilen faiz oranı, asgari ücret artışı gibi ekonomik göstergeler yine o dönem içerisindeki yasal faiz oranları dikkate alındığında davacı alacaklının parasının değerini sabit tutmak ve kazanç sağlamak için bir çabada bulunmasının hayatın olağan akışına da uygun olduğu, en azından paranın değer kaybını önlemek için döviz, altın, vadeli mevduat hesabı, devlet tahvili gibi yatırımlara yönelmesinin doğal olduğu kanaatine varılmakla, davacı alacaklının temerrüt faiz oranı üzerinde aşkın (munzam) zararı oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak edimlerini ifa etmiş olmasına rağmen, alacağının büyük bir kısmını alamamış olması sebebiyle açtıkları alacak davasında Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/779 Esas ve 201 ...