Miras bırakanın davaya konu temliki mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı dinlenen tanıklar tarafından somut olgularla ifade edilmediği gibi çocuklarından birini diğerine göre üstün tutarak mal bırakmamasını gerektirecek herhangi bir olumsuz ilişkisi ya da miras bırakan ile davacı arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek bir husumeti ortaya konulmadığı, davanın kabulü halinde hak sahibi olacak olan davalı tanığının "satışın muvazaalı olmadığı, murisin kendisine ve diğer çocuklarına da yardım yaptığı ve mal verdiği, kardeşlerinin babalarıyla birlikte çiftçilik yaptığı ve geçimlerini bu şekilde sağladıkları, murisin erkek çocuklarını kız çocuklarından ayırt etmediği" yönünde beyanda bulunduğu, miras bırakanın geriye mal varlığı bırakması tek başına mal kaçırma iradesi olmadığını göstermese de, davacı kızından isteyen bir kişinin hiç mal bırakmama ya da mal varlığına oranla daha az miktarda bir mal bırakma eğilimi ile hareket edeceği, davacının geriye on dört parça taşınmazının kaldığı, tüm dosya kapsamıyla bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafın miras bırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini kanıtladığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı- "Davalıların temlik tarihlerindeki yaşları ve ekonomik durumlarının dava konusu taşınmazı edinmeye elverişli olmaması, her iki temlikin murisin altı erkek çocuğuna yapıldığı, davalı tanığı "mirastan pay aldığı için satışa karşı çıkmadığını" belirttiğinden beyanına itibar edilemeyeceği, murisin en kıymetli taşınmazını kız çocuklarından mal kaçırmak için altı erkek çocuğuna paylaştırdığı, yapılan devrin bedelsiz, mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu kanıtlandığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvu ...