Anayasal güvence altında olan basın hak ve hürriyetinin, yasalarca korunan kişilik haklarına karşı üstün tutulabilmesi için bu hürriyetin gerçeklik, kamu yararı, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasındaki düşünsel bağ çerçevesinde kullanılmasının gerekeceği, bu kurallardan herhangi birinin ihlali halinde kişisel hakkın saldırıya uğradığının kabulü gerekeceği, somut olayda, dava konusu yayın incelendiğinde, dönemin Başbakanı olan davacı tarafından Susurluk olayında adı geçen çeteye emir verildiği ve bu konuda belgeler ve deliller olduğu yolundaki beyan ve yayınların gerçekliğinin ispat edilemediği, bu nedenle kişilik haklarına saldırı bulunduğunun kabulü gerekeceği, bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın davalının ithamlarda bulunmasına, davacının sebebiyet verdiği ve davalı gazetenin de bu ithamlara istinaden yayın yaptığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olacağı-
Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 11. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 26.11.1997 tarih ve 1996/914 E., 1997/749 K. sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından is ...
İlgili bağlantılar