Kadının gözlerinin az görmesi konusunda beyanda bulunmaması güven sarsıcı davranış olarak kabul edilemeyeceği; eşini evden kovan davacı-davalı kocanın tamamen kusurlu olduğu- Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerektiği; evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı sonucuna ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden; boşanma isteğin reddedilmesi gerektiği- Davalı-davacı kadının birleşen davası tedbir nafakası istemine ilişkin olup, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu da kanıtlandığından; mahkemece bu yön nazara alınmadan tedbir nafakasının “kararın kesinleşmesine kadar devamına” şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Kadın, hakkında boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkını kazandığına göre, boşanma davasının dava tarihinden itibaren kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, her üç dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı d ...