Davacı-davalı kadının kocasına hakaret ettiği, onu sevmediğini söylediği ve tehdit ettiği; buna karşılık davalı-davacı kocanın da eşini ailesiyle oturmaya zorladığı, eşini evden kovduğu, davacı-davalı kadının daha ağır kusurlu olduğu, ancak, davacı-davalı kadının boşanma davası bakımından daha az kusurlu olan davalı-davacı kocanın davaya itirazı kendisinin de karşı davayla boşanma istemesi karşısında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, davacı-davalı kadın da dava açmakta haklı olduğundan eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın  kanunen mümkün olmadığına göre, davacı-davalı kadının boşanma davasının da kabulü gerektiği,

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Toplanan delillerden davacı-davalı kadının k ...