Ölü kişiye takip başlatılması söz konusu olmayıp takip talebinde açıkça takip borçlusu olarak ''N. T. Mirasçıları" gösterilerek takip başlatıldığı, dolayısıyla burada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124. maddesinin uygulama alanı bulunmadığı, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince Dairemiz kararlarına dayanılmış ise de; bahsi geçen kararlarda mirasçılara değil doğrudan muris aleyhine takip başlatıldığı, dolayısıyla işbu davada emsal teşkil etmeyeceği, hali hazırda mirasçılara yapılmış takip bulunduğundan ek takip talebine de gerek olmadığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği-
Çift vade bulunması nedeniyle her iki senedin de kambiyo senedi vasfını haiz olmadığı-
İcra mahkemesi borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremeyeceği, mahkemenin sadece İİK.nun 169/a-2. maddesi uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebileceği, borçlunun itirazının esası incelenerek karar verilecekken, açılan sahtelik davası gerekçe gösterilerek HMK'nun 209. maddesi uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
İcra takibine dayanak yapılan senette tahrifat iddiası İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olup, bu itirazın, aynı Kanun'un 168/5. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekeceği- Borçluya ödeme emrinin 23.03.2020 tarihinde durma süreleri içerisinde tebliğ edildiği, davanın 18.06.2020 tarihinde 15 günlük uzama süreleri içerisinde açıldığı ve yasal 5 günlük itiraz süresi aşılmadığından Bölge Adliye Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığından bahisle borçlu ....... yönünden itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesinin, bilirkişi incelemesi yaptırmadan da «inkâr edilen imzasının borçluya ait olduğu» kanısına vararak «itirazın kabulüne» karar verebileceği fakat «imzanın borçluya ait olmadığı» kanısına ancak bilirkişi incelemesi yaptırarak varabileceği–
Asıl dava kısmen kabul edilmiş olup, reddedilen kısım üzerinden davalı yararına nispi oranda vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken bu yönde bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı aleyhine, borçlunun talebi üzerine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedileceği-
Takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğinde olmamasına rağmen borç ikrarını içeriyor olması halinde, İİK. nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden sayılacağı-
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesinin aynı kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.